Ertuğrul Özkök'ün, Avrupa'da solun yükselişini ve CHP'nin buna katkısını Selin Sayek Böke'den alıntı yaparak anlattığı yazısının içerdiği çelişki ve ironilere gülerek başlamak gerekiyor galiba bu yazıya... Yine de gerçek dünyadan ayrılmayalım:
CHP'nin çok büyük önem atfedilen Mehmet Şimşek görüşmesi, öngörülebileceği üzere herhangi bir etki yaratmadan uzayda kayboldu. Şimşek liderliğinde devam eden kemer sıkma politikalarının ve arkasından gelecek olan içi boş büyüme masallarının, 'muhalif' liberal iktisatçılar ve Türkiye'de 'sol'un temsilcisi olduğu iddiasındaki siyasetçiler tarafından da desteklendiğini bildiğimiz için, ekonomi politikaları bakımından iktidarı ve muhalefeti ayrı ayrı eleştirip zaman ve enerji harcamaya pek gerek yok açıkçası. Politikalar aynı olduğu için eleştiriler de aynı olabilir.
Kemer sıkma politikalarının arkasından gelecek olan içi boş büyüme masalları ifadesini kullanma sebebim, gerçeğin önümüzde apaçık duruyor olması: Şimşek ve CHP ekonomistlerinin üzerinde zımnen anlaştıkları ve el ele kol kola, normalleşe normalleşe uyguladıkları ekonomik politikalar, kusursuzca uygulanabilse dahi bir işe yaramıyor. Bunları zaten uygulayan gelişmiş ülkeler yıllardır büyüme, verimlilik ve üretkenlik kısırlığıyla boğuşuyor, gerçek ücretler ve alım gücü istikrarlı olarak düşerken varlık fiyatları istikrarlı olarak artıyor, gelir adaletsizliği sosyal ve siyasal çalkantılara sebebiyet verecek noktaya geldi, vesaire vesaire... O kadar sık yazılıp çiziliyor ki artık hepimiz ezberledik. Bu sebepledir ki, bu politikaları zaten yıllardır uygulamakta olan gelişmiş ülkeler, ortaya çıkan sonuçları -uzun bir inkar döneminden sonra- kabul etmek durumunda kaldı ve bir süredir sistemi tersyüz etmekle meşguller.
Tersyüz işlemi ve bu arada yaşanan siyasi karışıklıklar başka bir yazı konusu, ama burada geçerken kısaca değinmek gerekirse, İngiltere'de Muhafazakar Partinin İşçi Partisi'yle, Fransa'da Le Pen'in karşısında beliren 'sol' koalisyonla, Türkiye'de Erdoğan'ın 31 Mart seçimlerinde CHP ile şimdilik yedeklenmesi, uluslararası sömürü sisteminin dikişlerinin atmaması için 'sol' görünümlü sosyal demokrasinin devreye alınmasından başka bir işleve sahip değil gibi görünüyor.
Yine de, gelişmiş ülkelerde bile sıkıntı o kadar büyük ve derin ki, artık inkar edilebilir bir tarafı kalmadığından, yani dünyayı altüst eden neoliberal çerçevenin geçmişteki yılmaz savunucuları ortodoks ekonomistler dahi son yıllarda ana akım medyada boy gösterip neoliberalizm eleştirisi vermeye başladılar. İşte........