Hangi adalet; Herkesin adaleti kendine! |
Ülkenin gündemi o kadar hızlı akıyor ki; her sabah yeni bir ‘olay’ yeni bir ‘gündem’le başlıyor. Hadi canım, bu kadarda olmaz diyebilecek hiçbir şey kalmadı; hayret duygusu, şaşırma hali ortadan kalktı, daha ne olabilir ki hali olağanlaştı.
Cumhuriyet tarihinin kesintisiz en uzun iktidarı, kendi inşa ettiği rejimle bütün yönetim sistemiyle birlikte üretim araçları dahil hayatın her alanını kontrol edebilir hale gelmişken ortaya çıkan sorunların, problemlerin hiçbirinin sorumlusu, olumsuzlukların sebebi değil. Yani, iktidar olmanın gücünü kullanırken sorumluluk kısmı ya muhalefetin ya da dış güçlerin.
İktidar, iktidar oluyoruz ama muktedir olamıyoruz diyerek çokça şikayet ettiği yargısal düzeni değiştirmek için ‘’üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne’’ geçiyoruz iddiasıyla yasal ve anayasal sayısız değişikliklerle hukukun üstünlüğü sağlandığını iddia ediyor! Evrensel hukuk standartlarına geçildi mi dendiğinde, sonuçların öyle olmadığı; hukuka güven endeksi sonuçları, AYM ve AİHM kararlarına uyulmamasıyla ortada.
OPERASYONLAR ÇAĞI…
Türkiye ilk kez başta İstanbul olmak üzere birçok büyükşehir belediye başkanının kamuoyunun bilmediği gerekçelerle ‘zorla’ istifa ettirildiğine tanık oldu. Seçim dönemini beklemeyecek kadar acil istifayı gerektiren ‘suç’ veya başka ‘haller’ neydi, görevden alan irade dışında kimse bilmedi; onları seçen milli irade kimsenin aklına gelmedi.
19 Mart’ta Türkiye’nin birinci partisi CHP’li belediyelere operasyonlar düzenlendi, birçok belediye başkanı ve belediye çalışanı şafak operasyonlarıyla gözaltına alındı. Özellikle medyada günlerce gizli tanık beyanları üzerinden yargısız infazlar yapıldı. Peşin olarak suçlu ilan edildi. Bunu savunanlar kamuoyunu ikna etmek için ‘daha ne olsun’ bir sürü gizli tanık beyanı var gerekçesini öne sürdü.
İktidar ve iktidara........