Onarıcı Adaletten İnfaz Yasasına Giderken: Cezasızlık
1990’larda Çavuşesku rejimi altındaki Romanya’da Jiu Vadisi madencilerinin yer aldığı bir dizi protesto başlamıştı. Maden işçileri belirleyici olduğu için mineriadlar olarak bilinen bu protestoların en şiddetlisi, 13-15 Haziran 1990’da Üniversite Meydanı'nda yaşandı, o iki gün boyunca 6 kişi öldü, 1000 kişi yaralandı. Ülkedeki en yoksul madenci bölgesi olan Jiu Vadisi’ndeki madenciler, hem Çavuşesku rejimine karşı protestolara öncülük etti, hem de daha sonra anti-komünist bürokratlara ve hükümete karşı şehre yürüdüler.[1] Romanya’nın ulusal anlatıları ve yerel hikayeleri, 1990’ların o günlerinde, Romanya’nın bağımsızlığını kazanmasından kısa bir süre sonra neden madencilerin bu protestolarda rol oynadığını ve nasıl örgütlendiğini hâlâ merak ediyorlar.[2]
Olaylardan yıllar sonra yazılan raporlar, Romanya’nın o Haziran’ına dair gerçeği bulmaya ve adaleti yerine getirmeye çalışan tek grubun, ölenlerin aileleri ya da yaralananlar olduğunu söylüyor. Kimilerine göre Romanya, 20 yıl önce yaşadıklarını unutmuş, kimine göre Mineriadlar yeni kuşağın ismini bile duymadığı sıradan işçiler. Bu hafızasızlığı sağlayan bir diğer unsur, hafıza yasaları. Komünist rejimin bürokratlarının bir daha kamu görevinde yer almasını engelleyen lustrasyon yasaları aracılığıyla Romanya toplumsal belleği kendine göre yeniden dikti.[3] Arındırma yasası olarak da bilinen lustrasyon yasaları, geçiş dönemlerinden sonra toplumsal hafızanın işlenmesi ve kontrol edilmesi amacını taşıyor.[4] Lustrasyon yasaları, eski rejimin temsilcisi sayılan devlet görevlilerinin kamu görevinden men edilmesi yoluyla bürokratik bir arındırma sağlıyor. Literatürde lustrasyon yasaları, Almanya ve Çekoslavakya gibi suçlamaya dayalı olarak arındırma sağladığı gibi, Macaristan ve Polonya’da olduğu gibi itirafa dayalı olarak da ayrılıyor. Yani kamunun arındırılması için uygulanan usul, kişilerin beyanına dayanabileceği gibi, devletin ithamlarına bağlı olarak da işletilebiliyor. Romanya’daki örnek bu ikisine de uygun olmayan hibrit bir örnek, çünkü lustrasyon yasasının varlığına rağmen, kamu görevinden men etme sonucu istisnai olarak doğuyor. Üstelik bu arındırma yasası, Romanya Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine rağmen, yine de beklenen toplumsal etki doğmadı çünkü hafıza ile toplum arasındaki mesafe çok önceden kat edilmişti.
Yine de bu mesafeyi aşamayan, toplumsal hafızanın fabrikasyon bir siyasetle işlenmesindense hakikat ile inşa edilmesini savunan aileler orada duruyorlardı. Bunlar, Mineriad protestoları sırasında kamu görevlilerinin şiddeti ve olayları tetiklemesiyle hayatını kaybedenlerin aileleriydi. Bu ailelerden birinin davası, bugün Türkiye’de tartıştığımız infaz rejimi değişikliği mi, yoksa af yasası mı tartışmalarıyla doğrudan bağlantılı. Çünkü Mocanu ve Diğerleri v. Romanya davası, kocası bu gösteriler sırasında öldürülen ancak tek bir failin bile bulunamadığı Anca Mocanu’nun davası nezdinde bir cezanın verilmesi ve infazı, ceza adalet sisteminin neresindedir sorusunu soruyordu. Davacılardan bir diğeri, gösteriler sırasında işkence gören Marin Stoica. O da gördüğü işkencelerden sonra tek bir failin bile bulunamadığı dosyanın peşindeydi.[5] Bu dava, o ailelerin toplumsal bir hafıza kaybına karşı verdikleri mücadeleyi de gösteriyor. Bunun, bugün Türkiye için de anlamlı olmasının sebebi, AİHM’in cezaların infaz edilmemesi ile cezasızlık arasında kurduğu ilişki. Çünkü AİHM’e göre, her ne kadar başvurucunun eşinin protestolar sırasında........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar