“Mülkiyeliler Birliği’ndeki kum havuzunu hatırlayan bir ben kaldım şimdilerde” diyor Eren Aysan Arka Sokakta İsyan’da. Birkaç gün evvel arkadaşım Emel “Ankara’da güzel bahçeli bir yer vardı çocukken mini golf oynardık” dediğinde ‘Begül’ diye yanıtlarken saklayamadığım heyecanım bundan benim de. Biz olma halinin özlemi. Artık biz duygusuyla öyle az karşılaşıyoruz ki. Ortak acılarla, benzer yazgılarla ve yalnızlıklarla sınanmış olanlarımız bile birbirine sarılır, birbirinden güç alırken şimdilerde bambaşka beklentilerle birbirine kırılır, uzaklaşır oldu. Ben diyor, ben odağından bakıyor herkes hayata. Kendisi için beklediği ilgiyi yanı başındakinden esirgeyerek yargılayan oluyor. Bunun kendisini ne denli ve daha da yalnızlaştırdığını fark etmeden ben öznesinin penceresinden kalabalık sokağı ve karmaşayı izliyor, olan bitene müdahale edemeyişine için için kırılırken bir başkasının neden müdahale etmediğinin hesabını soruyor, sorguluyor. Belki onun da yetemediklerine isyan ederek yaşadığını, boğulmamak için son gücüyle dalgalara karşı kulaç attığını unutarak en sert, en keskin eleştirileri peş peşe sıralayıveriyor.
∗∗∗
Duyarsızlaşıyoruz. Söylemeden, sormadan birbirini anlayanların, konuşmadan söylenenlerin incelikli zamanları çok gerilerde kaldı. Göze sokmadan, karşılık beklemeden paylaşmanın, başkasının acısını alan küçük sessiz jestlerin olmadığı bir dünya artık burası. Sessizliğin sesini duyanlar güzelim atlara binip giderken gürültünün patırtının içinde sesini duyuramayanlar can çekişiyor. Canan Kaftancıoğlu 31 Mart 2019’da İstanbul kazanıldığında “Biz Mevsimi” başlıyor demişti. Ben bu tanımı çok sevmiştim. Ayrımcılığa karşı kapsayıcı ve içtenlikli bir güneşi de yağmuru, fırtınayı da paylaşma hali. Biz mevsimi birbirini gören, hisseden, koruyan, kucaklayan bir kavrayışı tarif ediyordu. Şimdilerde........