Dışarıdan içeriye mektuplar: Boynu bükük selam

Sevgili yiğit Gezici dostlarım,

Sizlere “dışarıdan” bu mektubu yazarken, utanç verici bir asimetrinin “rahatsızlık verici” tarafında olduğumun bilincindeyim. Milyonlarca başka Gezici ile birlikte.

Bu asimetrinin nedeni o kadar açık ve o kadar somut ki...

Sizler orada, en sevdikleriniz başta olmak üzere bütün “Gezici” kitle ve dünyanın geri kalan kesimi ile iletişiminizi belli bir takvim ve saat kısıtlaması ile gerçekleştirebilirken en değerlilerinize bile kısıtlı zaman sürecinde dakikalarla sınırlı olarak sarılabilir ve koklayabilirken biz burada ceberut rejimin tüm baskılarına rağmen en azından görece bir özgürlük ortamında istediğimiz zaman bunları yapabiliyoruz.

Bunun, ne kadar rahatsız edici bir şey olduğunu tabii ki siz de hissediyorsunuz ama emin olun dostlar, biz aynı derecede rahatsızlık verici bu duyguyu hissetmekle de kalmıyor, utancı altında ezim ezim eziliyoruz.

***

Çünkü sizlere karşı boynumuz eğik.

Çünkü sizleri alıp o duvarların ardına kapatmalarına engel olamadık.

Çünkü o gün Çağlayan’a bile binleri, on binleri, milyonları yığamadık.

Çünkü 800 günü aşkın bir süredir o duvarları yıkıp sizleri annelerinize, babalarınıza, kardeşlerinize, sevgililerinize, evlatlarınıza yeniden kavuşturamadık.

Çünkü rejimin iğrenç aleyhte propagandalarına karşı, sizler hakkındaki gerçeği, hepimizin göğüslerini kabartan haklılığınızı ve masumiyetinizi yeterince duyuramadık.

Çünkü klavye başında ve maalesef küçük ve faşist propagandaya oranla maalesef cılız ses çıkarabilen bir direnişle, gücümüz yetmedi.

Oysaki bu “dünyanın en haklı direnişini” gümbür gümbür gerçekleştirebilecek gücümüz olduğunu hepimiz biliyoruz.

O gücü, 2013 Haziran’ında tüm gezegene göstermiştik.

Öyle bir göstermiştik ki, rejime o gün atılan tokadın sesi Çin-ü........

© Birgün