Sivas Madımak katliamından bu yana 31 yıl geçmiş. Her yıl olduğu gibi bu yıl da o günleri anımsar, yitirdiğimiz canları anarken, bir kez daha gördük ki hiçbir şey geride kalmış değil. Gerici ideoloji, Sivas’ı ve diğer katliamların ‘insanlığa karşı suç’ olduğunu kabul etmeyip, bu suçları ‘adi suç’ olarak tanımlayarak, toplumsal algıyı etkilemeye çalışıyor. Suçluların büyük bir bölümü zaman aşımı gerekçesiyle cezasız kalıp, bir bölümü de ‘insanlığa karşı suç’tan beraat ettirilirken, ayrımcılık ve ‘linç kültürü’ toplumun kılcal damarlarına pompalanıyor. Bununla da yetinmeyen siyasal iktidar ‘eğitim sisteminde reform’ palavrasıyla gençlerimizin geleceğini karartmaya kararlı görünüyor.
Toplumun geleceğini var edecek genç kuşakları dinci bir ideoloji ile donatarak, laik kültürümüzü yok etmeyi hedefleyenler bilimsel aklın gereklerinden uzak bir ‘müfredat’ı adım adım oluşturmakta. “İnsanın fıtri özelliklerini koruma ve geliştirme”yi amaçlıyormuş bu yeni müfredat. Matematik, fizik ve sanat derslerinin azaltılırken, öğrencilerin 4. sınıftan 12. sınıfa kadar aldığı temel derslerin önemli bir kısmını ‘Din ve Ahlak Bilgisi’nin oluşturması, ÇEDES adını verdikleri proje ile dinci dernek ve vakıfların eğitim sisteminde belirleyici hale getirilmesi, öğrencilerin topluca camilere taşınması, okullara imam atanması, bir Akademi kurarak öğretmenler üzerinde baskı uygulanması yoluyla “kindar ve dindar nesiller yetiştirme” hedefine adım adım, yaklaşılmakta.
Bu ortamda bilim ve sanat insanlarına düşen görev, toplumsal belleği canlı tutacak çalışmalar yapmak, yakın tarihimizle yüzleşmeyi sağlayacak ürünler vermek olmalı. Madımak Oteli’nin bir bellek müzesine dönüştürülmesinin siyasal iktidar tarafından kabul görmemesi üzerine sivil toplum örnek bir çalışmayı hayata geçirdi. “Madımak Katliamı Hafıza Merkezi”ni ziyaret etmenizi öneririm (www.madimak.org). Ozan Çavdar’ın İletişim Yayınlarından çıkan “Sivas Katliamı: Yas ve Bellek” kitabı da genç kuşaklar için yararlı bir kaynak yayın. Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Kolektif Hafıza Çalışma Grubu tarafından dijital ortamda açılan “Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi”nde de 12 Eylül 1980 darbesi sürecinde işlenmiş insanlığa karşı suçlara ilişkin belge ve görüntüler yer alıyor (www.bellekmuzesi.org). Laikliği savundukları için katledilen Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun gibi aydınlar unutulmamalı. Uğur Mumcu’nun “Laiklik ilkesi, dinsel inanç özgürlüğünün başlıca güvencesidir. Bu güvence bir yandan dini inanç özgürlüğünü korurken, öte yandan da din duygularının siyasal amaçlarla........