Bazı filmleri izlerken meslek icabı yönetmenliğe, senaryoya, kurguya, oyunculuklara kısacası filmi oluşturan her şeye çok dikkatli bakarım ama nadir de olsa bazı filmlerde bu iz sürücülüğü tamamen kaybederim. Çünkü Anora gibi filmler, izleyicisini öylesine tatmin eder ki, teknik unsurların farkındalığı kaybolur ve sadece hikâye ve karakterle olan bağ öne çıkar. Yani, film sadece anlatıldığı gibi değil, bir bütün olarak sizi sarar ve geriye bakarken, teknik öğelere odaklanmaya bile vakit bulmazsınız…
Bu sefer sondan başlamak istiyorum çünkü Sean Baker’ın “Anora” filmine en çok final sahnesi ile ilgili eleştiri gelmiş. Bu filmin anti-feminist olduğu eleştirilerini gülünç buluyorum. Sadece içeriği gereği cinsel bir film bu. Anora, bir eskort olduğu için filmde seks sahneleri var. Ve bu sahneler Abdellatif Kechiche’in fantezilerini gerçekleştirdiği gibi abartılı sahnelerle sunulmuyor. Bu sahneler, daha çok karakterin günlük yaşamının bir parçası olarak gösteriliyor. Anora’nın "içselliği olmadığı" yönündeki eleştiriler ise aslında karakterin içsel dünyasını tam olarak anlamayan bir bakış açısına dayanıyor. Asıl, Anora’nın finalini eleştirenler sanat sinemasını içselleştirememiş olanlar. Dünyaya sunabileceği tek şeyin bedeni olduğuna inanacak şekilde sosyalleşmiş biri var o sahnede. Tam da bu yüzden sahne benim için yürek parçalayıcı. Baker’ın oyuncularını ön plana çıkarma ve onlara derinlik kazandırma becerisi çok dikkat çekiciydi. Filmin konusu, ahlaki yargılara ve geleneksel........