menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir ‘muhafazakâr’ yasa: ‘Tekke ve Zaviyeler Kanunu’

30 18
previous day

1925’de çıkarılan 677 sayılı ‘Tekke ve Zaviyeler Kanunu, genellikle inanç alanına ve dolayısıyla ‘muhafazakârlığa karşı çıkarılmış gibi görünüyordu. Oysa gerçekte inanç alanının bir bölümünü, üstelik ‘modern Cumhuriyeti’ desteklemiş olan Alevi geleneği ve kurumlarını tasfiye etmeyi hedefleyen bir politik girişimdi. Bu girişimin düşünsel arkaplanında ise yaygın kanının aksine, Osmanlı’dan süregelen Alevilik karşıtı tutum bulunuyordu. Bu anlamda özellikle 19. ve 20. yüzyılda Aleviliğe yönelik politikalar bağlamında kopukluktan çok, süreklilik vardı.

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nin hükmettiği coğrafyalarda bir araç olarak kullandığı Bektaşilik, 19. yüzyılın ilk çeyreği biterken sistemin hedefi haline gelmişti. Bu yeni politikanın bir adımı olarak 1826’da Bektaşi Tekkeleri kapatılıp, mallarına el konmuş, yöneticileri sürgüne gönderilmişti. Yıkılmayan tekkelerin bir kısmı cami ve medreselere çevrilmişti. Hacıbektaş Dergahına cami gibi ilaveler yapılmış ve başına Nakşibendi şeyhi Mehmed Said tayin edilmişti. Mekânın geleneksel temsilcisi aileden Mehmed Hamdullah Efendi ise ‘halkın fesadına sebep olduğu’ iddiasıyla, Amasya’ya sürgün edilmişti. Daha başka sürgünler de vardı.

***

19. yüzyıl boyunca Osmanlı Devleti’nin Alevilere yönelik dili-politikası düşmancaydı. Devlet tarafından ‘dinin farzı ve........

© Birgün