Yıl değişirken |
Yeni bir yıla girerken süslü temennilerle oyalanacak bir yerde değiliz, gerçeklerle yüz yüzeyiz. Ülkemizde her yeni yıl, bir öncekinin hukuksuzluklarının üzerine eklenerek geliyor. 2025, adaletin sistematik biçimde tasfiye edildiği ve yargının, siyasal iktidarın doğrudan bir aygıtına dönüştüğü bir yıl olarak hafızalara kazındı. Sorun tek tek yanlış uygulamalar değil; emekçilerin, kadınların ve muhaliflerin haklarını hedef alan bütünlüklü bir düzenin inşa edilmesidir.
2025’te de yargı, bağımsız bir erk olma iddiasını fiilen yitirdi. Tutuklama, bir yargılama tedbiri olmaktan çıkarılıp peşin cezaya dönüştürüldü. Gazeteciler, avukatlar, sendikacılar, hak savunucuları ve muhalif siyasetçiler hakkında açılan davalarda delil değil, niyet yargılaması esas alındı. Uzayan tutukluluklar, gerekçesiz kararlar ve talimatla verilen hükümler olağan hale getirildi. Yargı, adalet dağıtan bir kurum olmaktan çıkarılıp siyasal disiplin mekanizmasına dönüştürüldü.
Bu tabloyu tamamlayan bir diğer uygulama, hukuksuz soruşturma pratiklerinin normalleştirilmesi oldu. Resmi gözaltı prosedürleri işletilmeden yapılan çağırmalar, saatlerce alıkonulan kişiler, avukata erişimin bilinçli biçimde geciktirilmesi 2025’in sıradan uygulamaları haline geldi. Fiili gözaltı yoluyla habeas corpus ilkesi askıya alındı; kişi özgürlüğü anayasal bir hak olmaktan çıkarılıp idarenin keyfine........