“Bir kavram, içeriği bulanık olduğu halde, herkes bu kavramı bildiğini sandığında tehlikeli hale gelir.” İkibinlerin başında, bir dönem öğrencisi olduğum için hem çok şanslı hissettiğim hem de gurur duyduğum Ioanna Kuçuradi, “insan hakları” kavramının anlam ve içeriğinin yıllar içindeki değişimini anlatırken yapmıştı bu saptamayı.
13. yüzyılda Magna Carta ile doğsa da, ancak 500 yıl sonra, önce “Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi” ile ardından da Fransız Devrimi ile ete kemiğe bürünen “insan hakları” kavramı 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilerek üye ülkeleri bağlayıcı bir meşruiyet kazanabilmişti.
600 yıl süren egemene, hükümdara, devlete karşı bireyin hak ve özgürlüklerini koruma mücadelesinin ürünü olan bu kavram, BM’de kabul edilmesinin üzerinden 50 yıl bile geçmeden, içeriği değişerek, “egemenlerin” ülkelerin istikrarını bozma, hükümetlerini devirme ya da diktatörlere göz yumma aracına dönmüştü.
∗∗∗
Bugün, Elon Musk Venezuela’daki Maduro hükümetini insan hakları kavramı üzerinden eleştiriyor, Maduro hükümet ise Musk ve benzerlerinin insan hakları kavramını hiçe sayarak, Venezuela’nın meşru hükümetini devirmeye çalıştığını haykırıyor. İşin daha da ilginci, hem Musk ve........