Elinin kiri, elinin körü

Yeryüzü kirlidir. Şeyler, birbirlerine sürekli dokunur, birbirlerini kirletir ve kirlenirler. Yeryüzünün tozuna bulaşan ve çamurlaşan vücut sıvıları bedenleri daha da kirletir. Mekânların beyaz küpleri andırmasına aldanmayın, her küp sakini bilir ki steril bir mekân yaratmak müthiş bir mücadeleyi gerektirir. Entropi ile mücadeleye asla ara verilmemelidir.

Aksi takdirde karmaşa çoğalır, beyaz küpler yeryüzü tarafından anında işgal edilir. Kirden arındırılmış beyaz küpler inşa etmek sadece insana özgüdür. İnsan saf kalabilmek için saflaştırma yöntemleri geliştirmiştir. Sadece bedenler değil, ruhlar da saflaştırılır. Fakat saflaştırılmış ruhlar başka ruhlarla her karşılaştıklarında yine kirleneceklerdir. O yüzden beden ve ruhun saf kalabilmeleri, her türlü ilişkiden kaçınmalarını gerektirir. Her karşılaşmada bedenler birbirlerine karışır ve hangi parçanın hangi bedene ait olduğu ayırt edilmez hale gelir. Saflaştırma, şeyleri ilişkilerinden koparmak ve tecrit etmek için icat edilmiştir. İnsan saflaştırır, kendisi de bir saflaştırma ürünüdür. Ulus Baker’in Spinoza’dan aktardığına göre, “Doğa uluslar, milletler, kabileler yaratmaz, yalnızca bireyler yaratır.” Ve her bireysel ilişki, bedenler arasında parça değişimini gerektirir. Fakat toplumda bireye rastlanmaz, her birey saflaştırılmış bir kümeye yerleştirilmiştir. Bu, bir ırk olabilir ya da dinsel, etnik, cinsel bir grup da olabilir.

........

© Birgün