Ekran bizi neden korur?

Dünya ile en son ne zaman karşılaştınız? Çok uzun zaman önce olmalı, hatırlamıyorum bile. Artık her şey ekranlarda olup bitiyor ve dünyada olup biten her şeye eşzamanlı olarak tanık oluyoruz. Ya da öyle sanıyoruz. Ne hoş bir sözcük şu ekran, Fransızcadan dilimize girmiş, İngilizcesi ‘screen’; hem perde hem paravan hem elek anlamında kullanılıyor. Batı dillerinde cümlenin bağlamına göre sadece anlamlarından birine işaret etse de diğer anlamlarını da örtük olarak içeriyor. Hem gösteriyor hem perdeliyor hem eliyor. Perde arkasında kim bilir neler saklıyor, neleri eleyip ne kadarını bize gösteriyor? Dilimizde ekran, görüntü üretimiyle ilişkili sadece tek bir anlama işaret eder: 1. Üzerine bir cismin ışık yoluyla görüntüsü düşürülen, saydam olmayan düz yüzey; görüntülük, 2. Sinema perdesi, 3. Televizyonun camı (TDK). Oysa sözcüğün Batı dillerindeki etimolojisi bize bir görüntünün nasıl ortaya çıktığına, gösterilen ile gösterilmeyen arasındaki gerilimine dair zengin bir sözcük dağarcığı sunar: Ekran, perde, elek, paravan, beyaz perde, siper, bölme, pano. Ekran bizi dünyaya karşı korur, tahammül edebileceğimiz kadarını bize gösterir. Sina dağında Musa tanrının yüzünü görmek istediğinde tanrının yanıtı, “Beni göremezsin, zira benim yüzümü görüp de hayatta kalabilen yoktur” olmuştu. Geleneğe göre tanrıyı ancak bir ışık huzmesi olarak görebilirsiniz. Dünyayı da öyle, ışık yoluyla........

© Birgün