Rıza üretemeyen neoliberalizm anti-komünizme sığındı |
Batı siyasetinde antikomünist söylemin yeniden öne çıkması, ekonomik eşitsizliğin derinleşmesiyle genişleyen sosyalist hattı ve sistem dışı arayışları baskılamayı hedefleyen bir strateji olarak biçimleniyor. Polonya Komünist Partisi’nin kapatılma girişimi, Trump’ın anti-komünizm haftası, Birleşik Krallık’ta Filistin Eylem Grubu’nun terör listesine alınması, sol siyaseti ve toplumsal muhalefeti güvenlik tehdidi olarak tanımlayan bu yeni dilin kimi kurumsal dışavurumlarını oluşturuyor. Bu sertleşme, demokratik ve eşitlikçi taleplerin toplumsallaşmasını engellemek için kurulan kurumsal bir engel işlevi görüyor.
“Sosyalizm/komünizm kâğıt üstünde güzel, gerçek dünyada çalışmaz” cümlesini sıkça duyarız. Genellikle masum bir “sağduyu” eleştirisi gibi sunulsa da, esasta kapitalizmin yarattığı sistemik krizleri ve piyasa başarısızlıklarını görünmezleştirmeye yarayan ideolojik bir kalkandır. Ancak günümüzde bu retorik, sadece bir tartışma argümanı olmaktan çıkıp emperyalizmin baskı aygıtlarını harekete geçiren idari bir dayanak noktasına dönüşmüş durumda. Bu dönüşüm, ABD’de resmi dile ve kurumsal araçlara bağlandı.
Donald Trump imzasıyla Beyaz Saray’dan yayımlanan bildiriyle 2-8 Kasım haftası “Anti-Komünizm Haftası” ilan edildi. Bildiride yer alan ifadeler, sadece geçmişe yönelik bir kınama değil, bugünün siyasal aktörlerine yönelik bir mücadele ilanı niteliğindeydi: “Komünizm yıkımdan başka bir şey getirmedi”, “Komünizm, … kölelikten başka bir şey değildir”, “Yeni sesler şimdi eski yalanları tekrarlıyor ve bunları … ‘sosyal adalet’ ve ‘demokratik sosyalizm’ ile örtbas ediyor”…
Bu hamleden kısa bir süre önce, 25 Eylül’de yayımlanan “Yurtiçi Terörizm ve Organize Siyasi Şiddetle Mücadele” başlıklı bildiri ise resmin diğer parçasını oluşturuyor. Burada “anti-faşizm” bir yalan olarak sunulurken; “anti-Amerikancılık, anti-kapitalizm ve anti-Hristiyanlık” gibi başlıklar doğrudan hedef haline getiriliyor. Böylece geçmişin ideolojik düşman anlatısı, bugünün kavramlarına tercüme edilerek toplumsal muhalefet alanını ve sınıfsal talepleri kriminalleştirecek yeni bir idari zemin........