Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, geçtiğimiz gün bir televizyon programına katılarak “Denizler Halkındır” projesini duyurdu. Hatay’dan başlayarak Artvin’e kadar uzanacak sahil şeridinde bir tarama yaptıklarını ve bu yaz itibariyle başlayacak projeyle “Ne kadar kaçak, işgal varsa, vatandaşın denize ulaşımını engelleyecek, oradan rant elde etmeye çalışan insan varsa, ne varsa temizliğe başlıyoruz. Halkın denize rahat ya da ücretsiz ulaşımını engelleyen ne varsa yok edeceğiz” dedi.
Kıyılarımız, sahillerimiz “herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına” kapalı binlerce pekala “legal” olan, ruhsatlı, otel, yat limanı vb rantçı işletme işgali altında. Kaçak vurgusuna bakınca, kıyı kanununa aykırı bu tür uygulamaları, yarattıkları kirlilikleri ve planlanan proje ve ihaleleri görmezden mi geleceğiz diye sormadan geçemiyor insan. Keza, aynı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı geçtiğimiz yıl, Çeşme-Ovacık’taki Gücücek Koyu’nu beach clublara kiralamak için ihaleye çıkmış, tepkiler sonrası geri adım atarak koyu, beş yıldızlı halk plajı listelerine eklemişti. Tarım arazi olarak kayıtlı olan ve şimdi de rezidans projesi tehdidi altında olan koy için bölge halkının mücadelesi sürüyor[1].
∗∗∗
Ülkenin kıyıları bunun gibi örneklerle dolu. Tam da bu nedenle Özhaseki’nin bu açıklamaları yaptığı gün, Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı kuruluşunu........