2019 yılında gerçekleşen "Su ve Vicdan Nöbeti"ni hatırlayanlar olacaktır. Alamos Gold’un Kaz Dağları’ndaki madencilik faaliyetlerine ve yapılan ağaç kesimlerine karşı tepki olarak başlamıştı. Ağustos 2019’da binlerce insanın Kaz Dağları’na akın etmesiyle en önemli çevre eylemlerinden biri olarak tarihe geçti. Kazdağlarını korumak çevrecilerin meselesi olmaktan çıkmış tüm ülkenin meselesi haline gelmiş, proje geniş bir halk muhalefetiyle karşılaşmıştı.
Esasında şirkete ve projeye karşı itirazlar ilk olarak 2010’larda başlamıştı. Çevre etki değerlendirme (ÇED) Raporuna karşı yapılan itirazlara rağmen 195 bin ağaç (!) kesilince hukuki itirazlar kitlesel nöbetle güçlenmişti. Alamos Gold maden ruhsatı süresi dolduğu halde ve ruhsat yenilenmediği halde faaliyete devam etmek istiyordu. Neticede halkın ısrarlı muhalefeti ile şirket bölgeden çekilmişti. Kazdağları mücadelesi, böylece etkili bir direniş olarak Türkiye’de toplumsal hafızaya kazındı.
Öte yandan bu süreçte Kazdağları’nı tehdit eden başka projeler de gündemdeydi. 5 Ağustos 2019’da başlayıp kar, kış demeden sürdürülen nöbet 425. gününde pandemi gerekçe gösterilerek durdurulmak istendiğinde, 22 Eylül 2020 günü, yüzden fazla jandarma tarafından zırhlı araç ve sinyal kesici cihazlar kullanıldı. Tam bu sıralarda Cengiz Holding “Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi” projesi için yeni bir Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci başlatmak........