COP30, seçkinlerin suçlu eylemsizliği
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 30. Taraflar Konferansı (COP30) dün başladı. Bu yıl Brezilya Amazonu’nun yoksul ve az gelişmiş bir bölgesi olan Belém’de gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 190 ülkeden temsilciler, küresel ısınmanın gidişatını tartışmak üzere bir araya geldi.
Zirve, Paris Anlaşması’nın imzalanmasından on yıl sonra, sıcaklık rekorlarının tarihe geçtiği ve art arda gelen felaketlerin gölgesinde başlıyor. 2024 yılında ilk kez bir yıl içinde 1,5 °C’lik ısınma eşiği aşıldı. Bu gidişat, milyonlarca insanın sel tehlikesine maruz kalması, gıda üretiminin yarıya düşmesi ve su kıtlığının keskinleşmesi anlamına geliyor.
Nitekim ekosistemlerin geri dönülmez biçimde tahrip olması, aylar süren aşırı sıcak dalgaları ve yangınlar ve eşitsizliklerin derinleşmesi ise artık öngörü değil, güncel gerçeklikler.
Diğer yandan, bilim insanları bu savaşın henüz kaybedilmediğini söylese de, toplumun algısında durumun özeti “Umutlar yüksek, beklentiler düşük.” biçiminde ifade buluyor.
Çünkü COP artık diplomatik bir ritüel biçimine sıkışmış durumda. Küresel bir tartışma alanı olma niteliğini de bu sıkışmışlığa yönelen eleştirilere borçlu.
Artık tartışmalar yalnızca iklimin kendisine değil, siyasal kurumlara ve COP’un yapısına yönelik eleştirilere odaklanıyor. Zirvenin “yüksek profilli” yapısı,........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein