Casus kim?

BirGün okurlarına ve bütün dostlarımıza Silivri Zindanı’ndan merhaba!

Yolum ikinci kez bu cezaevinden geçiyor. Bu kez içerisi kalabalık, dostlarımız çok burada.

Tutuklanma hikâyemin bu kez hayli ilginç olduğunu söyleyebilirim. Ancak öncelikle belirteyim, üçüncü sınıf bile değil, beşinci sınıf bir kumpas ile karşı karşıyayız. Yani iddialar ve bize/bana yöneltilen suçlamaların hiçbir tutarlılığı ve temeli olmadığı gibi, en küçük bir zekâ kırıntısı bile yok. Aklımızla alay etmeye kalkan kumpasçılar, kendi aptallıklarını sergilemenin önüne geçemiyor.

Arkadaş, insan hiç mi polisiyeye, edebiyata ilgi duymaz? Bir dedektiflik hikâyesi okumadınız diyelim, bir tane casusluk davası bile mi görmediniz?

Cumhuriyete, bu ülkenin ilerici ve yurtsever güçlerine karşı duyduğunuz düşmanlık ve ilkel, intikamcı refleksleriniz sizi bu kadar körleştirip, cahilleştirdi mi?

Belli ki fetöcüler ve liberallerle yolları ayrılınca zaten görgüsüz, ilgisiz ve donanımsız bir hareket olan siyasal İslamcılar tamamen rüküş bir örgütlenme ve akıma dönüşmüşler. Öyle ki ülkenin yarısından fazlasını düşman ilan edip, savaş açtıklarının farkında bile değiller. Tam bir taşra yobazlığı ile karşı karşıyayız.

Hazırladıkları Ekrem İmamoğlu iddianamesi tam bir darbe bildirisi gibi. Demokratik siyaseti, iktidara muhalefet etmeyi suç sayıyorlar. İnanılır gibi değil ama CHP delegelerinin, Erdoğan-AKP iktidarı ile mücadele eden bir yönetim seçmelerini bile düşmanlık, hatta “casusluk” sayıyorlar. Şaka gibi ama bana yönetilen suçlamalardan biri de İmamoğlu lehine bir müdahalede bulunarak CHP Kurultayı’nda Özgür Özel’in seçilmesini sağlamakmış. Üstelik bunu İngiliz ve İsrail istihbaratının yönlendirmesiyle yapmışım. Bunu nasıl, hangi araçlarla yaptığım ise belli değil. Kanıt olmadığı gibi Türk Ceza Kanunu’nun bu suçu (casusluk) düzenleyen 327 ve 328. maddelerinde de böyle bir tarif yok. Akıl ve mantık dışı bir tablo var.

Amaç belli; demokratik siyaset yoluyla bile olsa AKP-Erdoğan iktidarını değiştirme girişimi, 19 Mart operasyonunu yapanlara göre suç. Bunun TCK’de karşılığının olup olmamasının önemi yok. Örneğin; İmamoğlu’na yöneltilen suçlardan biri “cumhurbaşkanı adaylığı için yola çıkmak ve bu amaçla ekip kurmak” iyi mi?

İnsan dostunun da düşmanının da biraz mert ve zeki olmasını istiyor. Bu saçmalık ile mücadele etmek, iftira ve kara propagandaya karşı savaşmak insana ağır geliyor.

TELE1 dostu olan yaşlı bir kadının yanında birkaç kez gördüğüm ve gündeme ilişkin kısa kısa sohbet etmekten başka bir ilişkim olmayan bir kişinin İngiliz casusu olduğumu iddia edip bunu taşra kurnazlığı ile fırsata çevirme çabası ile karşı karşıyayız.

Hüseyin Gün adlı bu iş insanı da verdiği ifadede aynı şeyleri söylüyor. Hiçbir ifadesinde bana ve İmamoğlu’na yönelik........

© Birgün