Süreç, sürüklenme, CHP |
Köşe yazarlığının rahatsız edici yanı sürekli kendini tekrar etmek! “Gündem” denen şeye dair yazıyorsanız, o da değişmiyorsa, aynı konuları yazarken farklı şeyler söyleyemiyorsunuz. Tabii fırıldak değilseniz!
Kürt sorunu, süreç, Öcalan’la görüşme üzerine de aklımın ve vicdanımın söylettiği her şeyi yazdım. Defalarca kendimi tekrar ederek.
Keşke iktidar, hem de devletle eşitlenmiş bu en yetkin hâlinde, muhalefete yaptığı cesaret çağrılarının birazını gösterebilse, açık ve net bir amaç doğrultusunda, açık-net-cesur görüşmeler yapıp adımlar atabilse. Özgür Özel’in iddia ettiği gibi, “gelin İmralı’ya kimse görmeden gidip gelelim” gibi ahlaki olmayan teklifler olmasa! Süreç sürüklenmenin parçasına dönüştürülmese!
Türkiye’nin; kuralları, kurumları ve seçimlerde yarışan siyasi partileri olan bir devletten, devletin bir parti bir partinin de devlet olduğu noktaya sürüklendiğini ilk ne zaman yazdım bilmiyorum. İlk yazan da ben değilimdir; birazcık siyasal analiz yeteneği ve birikimi olan çok insanın gördüğü bir sürüklenmeydi bu. Şimdi, o sürüklenmede çok yolun kat edildiği ve “yeni yapı”nın oluşumunu neredeyse tamamladığı noktadayız.
Geldiğimiz nokta, çok eleştirdiğimiz “eski Türkiye”de bile aklın hayalin alacağı şey değildi.
Selahattin........© Birgün