Bir yıldız daha arşa yükseldi.
Güneşe yakın oldu ki daha çok ışık versin.
Parlaklığıyla dünyayı aydınlatsın.
Sanata gönül verenleri, kültürün gücünü, insanlığın geleceğini, daha da ışıtsın.
∗∗∗
Tiyatronun değerli sanatçısı Ayten Gökçer’i dün kalbimize gömdük.
Devlet sanatçısı ve tiyatronun üstadı Gökçer, ülkemize ve çağdaşlığın tanımı olan devrimlerimize yapılan saldırıları, sanatın içinde bulunduğu durumu, tarikatların iktidarı zorlayarak oluşturduğu sansüre yaşamı boyunca karşı durdu.
Atatürk’e saygısızlık eden, laikliği yok etmeye çalışan militan türbanlılarla mücadele etti.
Hastalığından daha çok ülkeyi saran yobazlığa kızıyor, kurtuluş yolunun çağdaşlıktan uzaklaşmamak olduğunu hep söylüyordu. Sanatın ve sanatçının toplumu aydınlatan önderliğinin farkında olunmasını istiyor, toplumsal barış için en kuvvetli gücün insanın içindeki güzellikleri dışa vuran sanat olduğunun altını çiziyordu.
∗∗∗
Ayten Gökçer, tam bir Atatürk cumhuriyetinin kadınıydı.
Tüm varlığını Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin temel ilkelerine borçlu olduğunu her vesile söyleyen sanatçıydı.
Çok okuyan, dünyayı tanıyan, sanatçının gelişimiyle sanatın gelişeceğine inanan bir aydındı.
Filozofça söylemleri, okuduğu ya da oynadığı dünya klasiklerini daha dikkatlice yorumlamasından kaynaklanıyordu.
Gökçer, 1953 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’nın bale bölümünden mezun oldu.
Ancak Tiyatroyu tercih ederek 1958 yılında Devlet Tiyatroları sanatçı kadrosunda yer aldı.
Tiyatroda çok başarı oyunlar oynadı.
Tarla Kuşuydu Jüliyet, Kim Korkar Hain Kurttan,........© Birgün