Tez en az üç çocuk doğurulması için gerekli önlemler alına!

Kadın bedenine karşı yürütülen saldırılar ile kapitalizme geçiş tarihi eş zamanlıdır. Geçmişten günümüze devletler yeniden üretimin kontrolünü ellerinde tutmak için doğacak çocukların ne zaman, nerede, hangi sayıda ve nasıl doğacaklarına hep müdahale ettiler.

Cadı avları tarih boyunca sınıf mücadelemizi ve eşitlik mücadelemizi hedef aldı. Cadı olarak suçlanmanın tarihsel sürecinde önce yoksul köylü kadınlar hedefteydi, kadınları suçlayanlar da büyük toprak sahibi zengin adamlar ve din adamlarıydı. Yine sahnede onlar var.

Kadın bedeni açısından doğum kontrolünün hükümet politikasıyla ve kanunlarla düzenlenmesi yeniden üretimin kontrolünün de aracı oldu. İsmi ne olursa olsun ister cadı avı ister başka bir şey yapılmak istenen kadın bedeni üzerinde denetimin sağlanmasıydı.

∗∗∗

Doğum oranının, evlilik hızının düşmesi, boşanmaların artışı verilerinin açıklanmasıyla iktidarın “Kadınlar en az üç çocuk doğurmalı.” sözlerinin “haklılığı” hatırlatıldı. Siyasal islam rejimi varoluşsal bir tehdit altındaydı ve kadınların daha fazla çocuk doğurması için daha kararlı olunacağı açıklandı.

Kadınlar bedenleri üzerinde söz sahibi olmak, ailenin kölesi ve erkeklere bağımlı olmaya son vermek, yüzyıllar boyunca sömürülmenin açtığı yaralardan sıyrılmak için büyük bedeller ödedi. Şimdi dünyanın her yerinde yoksulluğun, eşitsizliğin artışıyla birlikte Vatikan’dan Diyanet’e dinler, din adamları, sömürüye rıza aracı olarak bir kez daha devreye giriyor, aile, milli ve manevi değerler, fıtrat, evlilik yaşı küçültülsün, daha fazla çocuk doğurun diye bas bas bağırıyorlar.

Müfredattan, karma eğitim kaldırılmalı, Medeni Kanun sil baştan değiştirilmeli açıklamalarına, Anayasa tasarısına, “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi” genelgesine karşımıza çıkan temel kavram aile oluyor.

Kadınlar patronlar için daha fazla ucuz işgücü veya MESEM’lerde bedava işgücü olsunlar diye daha fazla çocuk doğurmaya,........

© Birgün