Depremin cinsiyeti

2004 yılında Hint Okyanusu’nda meydana gelen tsunamide hayatını kaybeden 230 bin kişinin yüzde 70’i, 1995 Kobe depreminde ölen 5 bin 502 kişiden 3294’ü, 2005 yılında New Orleans Katrina Kasırgası sırası ve sonrasında yaşamını kaybedenlerin yüzde 80’inden fazlası kadındı.

Maraş merkezli depremde gerçek, şeffaf ve cinsiyete dayalı bir veri elimizde olmadığından kaybettiklerimizin sayısı bir bilinmeyen olarak kalacak.

Kadınlar ve kız çocukları afet sırası ve sonrasında ölüm ve hastalık riski en yüksek gruplardan oluyor.

Afetlerle ilgili yapılan araştırmalarda kadın bedeni üzerindeki kontrol ve baskı nedeniyle kadınların afet sırasında-örneğin gece deprem anında- kıyafet değiştirme refleksi zaman kaybına neden olduğu için can kaybı oranını artırdığı biliniyor.

Bir diğer neden ise toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklı bakım sorumluluğu. Çocuk, hasta, engelli, yaşlı bakımı yükünü taşıyan kadınlar afet anında önce bakımını sağladıkları kişileri kurtarmaya çalışıyorlar. 6 Şubat depreminde de arama kurtarma çalışmalarına katılan kişilerle yapılan röportajlarda “Enkazlarda kadınların cansız bedenlerini çocuklarını, engelli kardeşini, annesini…. kurtarmaya yönelmiş, üzerine kapanmış şekilde bulduk” cümleleri sıklıkla tekrarlanan cümlelerden oldu.

Ayrımcılık, toplumsal cinsiyet rolleri, kadın bedeni üzerindeki baskı, eğitim, sağlık, beslenme, su, hijyen, teknoloji ve bilgiye erişimdeki eşitsizliklerin tamamı kadın ve kız çocuklarının afetlerdeki ölüm, yaralanma ve hastalık oranını artırıyor. Afetin de bir cinsiyeti var. DİSK/Genel İş’in hazırladığı rapora göre deprem bölgesindeki illerde deprem öncesinde kadınların yüzde 52’si kayıt dışı çalıştırılıyordu. Bu da deprem bölgesinde........

© Birgün