Geçtiğimiz hafta iki konser için Bodrum’daydım. Bir zamanlar otobüsle koşa koşa, güle oynaya gittiğim Bodrum’a artık ancak bir iş olduğunda gidiyorum. Güzelim bir tatil beldesinin her geçen sene betonlaşmasına, çirkinleşmesine gönlüm razı gelmiyor. Buna şahit olmak da istemiyorum. Özellikle Güvercinlik’ten geçerken, yaklaşık on beş sene önce çıkan yangında tamamen yok olan kızılağaç ormanlarının yerine dikilen üç lüks otel, bir “çevre katliamı anıtı” gibi geliyor bana.
Bodrum’un eğlence ve gece hayatı bildiğimiz gibi. Vur patlasın çal oynasın. Kaliteli canlı müziğin ağırlıklı olduğu yerler ise Marina Yat Kulüp ve Mavi. Haziran ortasında açılan Halikarnassos (eski Halikarnas Disko) da bir farklılık yaratacaktır diye düşünüyorum. Mandalin ve Savra ise eski günlerinden çok uzakta görünüyor.
Eğer canlı performansa dayalı iyi müzik dinlemek istiyorsanız, gideceğiniz yerlerin başında Gümüşlük geliyor. Gümüşlük, özellikle sanatçıların tercih ettiği bir köy. Yolda yürürken, denize girerken, yemek yerken tanıdık bir yüzle karşılaşmanız sıradan bir olay. Çok yıllar önce........