Savaşın insanı, insanın savaşını anlatıyor
2002 yılında Londra merkezli CSA Celebrity Speakers konuşmacı ajansının Türkiye temsilciliğinde çalışmaya başladım. Kendi alanında uzman, topluluğa karşı ilham verici konuşmalar yapan uluslararası konuşmacılardan oluşan portföyü Türkiye’de temsil ederken ayrıca ülkemizde bilgi, deneyim, konuşma dendiğinde akla gelen ünlü kişilerin yer aldığı yerli konuşmacı portföyü oluşturuyorduk.
Görevim portföyümüzü genişletmek, kurumlara etkinlik programlarının temalarına uygun konuşmacılar önermek ve süreci profesyonel çerçevede takip etmekti. 20li yaşlarımın başında spordan sanata, pazarlamadan yönetime, medyadan ekonomiye uzanan geniş bir yelpazede Türkiye’nin önde gelen konuşmacıları ve fikir insanlarıyla tanışma şansı yakaladım.
Savaş foto muhabiri, belgeselci, gezgin Coşkun Aral da bu isimlerden biriydi. Belgesel kanalı İz TV’nin kurulduğu yıl kanalın kurucularından olan Coşkun Aral’ı konuşmacı portföyümüze dahil etmek üzere çalıştığım ajansın yönetici ortağı gazeteci Sezai Babakuş’la beraber o dönem Kabataş’ta bulunan ofislerine gittik. Haberci programı aracılığıyla yabancısı olduğumuz kültürleri, sıra dışı coğrafyaları evlerimize taşıyan ‘Haberci’ ile tanışmak benim için tarifsiz bir öneme sahipti. O günden sonra kurumların davetlerine özel konuşmacılık temsil hakkını üstlendik. Sağlık, FMCG, otomotiv, finans gibi pek çok sektörün paydaşlarıyla mesleki deneyimlerini paylaştığı programlara imza attık. Meraklı Bir Düş Gezgininin Dünya Güncesi adını verdiği çatı altında iş yaşamının önemli dinamikleri olan; zaman ve risk yönetimi, takım çalışması, motivasyon, yenilikçilik, kalite anlayışı, seyahat kültürü, bilgi ve belge yönetimi gibi alt başlıklarda ilham veren konuşmalar yapan Coşkun Bey zaman içinde benim Coşkun Ağabeyim oldu.
2009 yılında Haberci Yapım ailesine katıldım. Coşkun Ağabey kendi tabiriyle ‘astronomiden gastronomiye (futbol hariç) her şey’ hakkında meslek arşivinden ve hafızasından süzdüğü anıları, özgün deneyimlerini meslek profesyonelleriyle paylaşmayı sürdürdü. Tematik fotoğraf gezilerine, belgeselciliğe, jüri üyesi olarak katıldığı yarışmalara yeni bakışlar kattı ve katmaya devam ediyor. Eğitim kurumları, STK, meslek birliği davetlerine iş seyahat programları el verdiği ölçüde yanıt veriyor ve tecrübesini gençlerle paylaşmayı önceliklendiriyor. Nesiller arası bilgi aktarımının önemine inandığı için ülke ve dünya gündemini Haberci arşivinin zenginliğiyle birleştirip yorumladığı ‘Coşkun Aral Anlatıyor’ adlı Youtube kanalında dünyayı belleğimize taşımayı sürdürüyor.
Kurumsal dünyada kendisini daima gururla temsil ettiğim Coşkun Ağabeyim ile bu kez geçtiğimiz ay yayımlanan İmkansız Coğrafyalar adlı kitabı özelinde söyleşi gerçekleştirdim. 70’li yılların başında gazeteciliğe adım atan Coşkun Ağabey kitabında 20. yüzyılın son çeyreğine damga vurmuş çatışma ve savaşlardaki tanıklıklarını anlatıyor. 1977 kanlı 1 Mayıs’ından, Gdansk grevine, İran-Irak savaşından Lübnan, Afganistan, Çad cephelerine, Vietnam kuşağının fotoğrafçılarından aldığı ilhamla Kamboçya ve Filipinler’e uzanan haberciliğine ilişkin notları bir foto muhabirinin anıları olmanın ötesine geçiyor. Metin, dünyadaki askeri ve siyasi dönüşümlerin izinde tarihsel bir bellek sunarken cesareti, merakı, vicdanı ve düşleriyle var olan muhabirlik mesleğine, en nihayetinden de insan olma haline ayna tutuyor. Müge Aral’ın kurgu ve arşiv hakimiyetiyle ortaya güçlü bir anı biyografi kitabı çıkıyor. 42. İstanbul Kitap Fuarı’nda yoğun ilgi gören söyleşi ve imza programının katılımcılarına baktığımda bir kez daha Coşkun Ağabey’in farklı yaş gruplarının sevgisini kazandığını gördüm. Söyleşimize x, y, z kuşağına mensup kişilerin sorularını da dahil ettim.
Coşkun Ağabey yeni kitabın uğurlu olsun. Konuşmalarında yaşam öykünü insanlara aktarırken mesleğindeki belli dönüm noktalarının altını çiziyorsun. Son kitabında bu dönüm noktalarını duygusal ve düşünsel ayrıntılarıyla paylaşıyorsun. Genç bir foto muhabiri habercilikte ustalığa erişiyor, biraz insanı, biraz dünyayı biraz da mesleğini anlatıyor. Hepsi birleşince ortaya objektif güçlü bir hafıza çıkıyor. Kitabın çerçevesine nasıl karar verdin?
Sevgili Betül, bildiğin gibi geride bıraktığım neredeyse 70 yılda ilk 4,5 yılımı yok sayarsam hayatımı, bedenimi, içinde yaşadığım ortamı, yakınlarımı ve kademeli olarak sosyal çevremi hep ama hep sorguladığımı hatırlıyorum. Bu sorgulamanın bir sonucu olarak bende kalan bilgileri paylaşmak da benim için bir ödev niteliğinde. Kitap aslında uzun zamandır aklımdaydı. Çocukluğumu ve ailemi anlatarak başladığım ve tüm mesleki yaşamımı kapsayan bir kitap yapmak istiyordum fakat böyle kapsamlı bir kitabı yazmanın çok zaman alacağını ve belki de hiç bitiremeyeceğimi düşündüğüm için bu projeyi üçe böldüm. Önce foto muhabirliğimi anlattığım ilk bölümü kaleme aldım. Burada Sipa Press’e başlama hikayemden ilk yurt dışı deneyimime, ardından Lübnan’la başlayan ve tüm dünyaya yayılan savaş fotoğrafçılığımdan bahsettim. Bu yıllarda karşılaştığım insanlar, başıma gelenler, arkadaşlıklarım, 80’li yıllar Türkiye’si ve kariyerimdeki kilit anlardan bahsettim. Bundan sonra kafamda iki kitap projesi daha var. Umarım yapabilirim.
Kitabın ön sözünde çocukluğunda bir adağın hayat yolunu çizmiş olabileceğini dile getiriyorsun. Yaşam ve ölüm gerçekliğinde kendini ölüme en yakın........© Birgün





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Beth Kuhel