Sağlık yatırım mıdır maliyet mi?
Yoksa yatırım maliyeti mi? İşçilerin, kadınların, çocukların, hatta toptan ailelerin önlenebilir gerekçelerle katledildiği günlerde “Bu ne biçim soru?” diyebilirsiniz. Haklısınız, şöyle başlayalım: Sağlığı bu kavramlarla tartışmak zorunda mıyız? Anlaşılan o ki piyasanın koşulları, sermayenin rejimi hekimleri de, hatta halk sağlıkçıları da böyle tartışmaya zorluyor.
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Avrupa Halk Sağlığı Konferansı (EPHC-European Public Health Conference) ortak bildirisi şöyle başlıyor: “Sağlığın bir maliyet değil yatırım olduğu inancını temel alarak, politika ve uygulamada sağlık ve iyilik halinin değerlendirilmesinde kesin bir değişim çağrısında bulunuyoruz.” Konferansın düzenleyicileri ve bildirinin imzacıları Avrupa Halk Sağlığı Birliği (EUPHA), Finlandiya Sağlık ve İyilik Enstitüsü ve EPHC Vakfı.
“Sağlık için yatırım” çağrısı, bu dilin kullanılması çok yaygınlaştı. Başta DSÖ olmak üzere uluslararası belgelerde sıklıkla görebiliyoruz. En çarpıcısı 1978 Alma Ata Deklarasyonu’ndan 2018 Astana Deklarasyonu’na yaşanan değişimdir. Her ikisi de temel sağlık hizmetlerinin önemine vurgu yapar ama dünya değişmiştir. Sovyetler Birliği yıkılmıştır ve sermayenin düzeni sağlık hakkı dahil emekçilerin kazanımları üzerinde tepinmektedir. Şu satırlar 1978 Alma Ata’dan: “Özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında ve ülkelerin kendi içlerinde, insanların sağlık durumundaki mevcut büyük eşitsizlik siyasi, sosyal ve ekonomik olarak kabul edilemez, bu nedenle tüm ülkelerin ortak endişesidir.”
Bunun ardından çok bilinen........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein