“Yavru Vatan” değil, kardeş ülke!
Kuzey Kıbrıs’taki Cumhurbaşkanlığı seçimi, sol eğilimli CTP (Cumhuriyetçi Türk Partisi) Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın Ersin Tatar’a karşı ezici üstünlüğü ile sonuçlandı. Bu büyük başarı hem Kıbrıs’ta hem Türkiye’de büyük yankı uyandırdı. Ama Ada’daki siyasal gelişmeleri yakından izleyenler için sürpriz olmadı.
Uluslararası tanınırlığı olmayan KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti), uzun zamandır “Türkiye’nin arka bahçesi” ve her türlü kirli işin döndüğü bir karapara cenneti olarak anılıyor.
Kuzey Kıbrıs halkı, belini büken ekonomik sıkıntıların yanı sıra ülkedeki bu siyasal çürümüşlükten de bir hayli bunalmıştı. Ada’nın iki yakasında yıllardır değişmeyen “çözümsüzlüktür çözümdür” anlayışının Tatar döneminde de sürdürülmesi, insanları iyice umutsuzluğa sürüklemişti. Tufan Erhürman, bu koşullarda geniş yelpazedeki toplumsal muhalefeti birleştirmeyi ve halka umut vermeyi başardı. Bir kez daha görüldü ki siyasal iktidarı kazanmanın altın formülü, “birlikte davranmak”tır.
Kıbrıslı kardeşlerimizin bu başarısının Türkiye’deki seçimlere olumlu yansımalarının olacağı belirtiliyor. Ben bunun tersinin de doğru olduğunu düşünüyorum. İki ülke arasında karşılıklı bir etkileşim sözkonusudur. 19 Mart darbesinden sonra ülkemizde yükselen büyük halk direnişinin de Kıbrıslı Türklerin umutlarını yeşerttiğini ve kendi ülkelerindeki seçim zaferi için esin kaynağı olduğunu söyleyebilirim.
Bu seçim, Kıbrıs Türklerinin kendi yöneticilerini özgür istençleriyle belirleyebilecek demokratik olgunlukta bir toplum olduğunu bir kez daha kanıtladı. Çağdaş ve laik yaşam biçimini benimsemiş bir topluma öyle politikacı eskileriyle, havuz........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein
Beth Kuhel