FİLİSTİNLİ KARDEŞİMİZDEN MEKTUP VAR
FERYAT…
Feryatlar eksilmiyor Gazzemde, çığlıklar bir hava hortumu gibi yüreğimizde ne varsa alıp göğe doğru yükseltiyor, tonlarca acı bırakılıyor acı çeken yanlarımızın üzerine ve yüreğimiz presleniyor.
Biz bütün bunları yaşarken, sen, hey sen, sen kendine insan diyen, bende sizdenim diyen, sen gerçekten bizden misin?
Nedense bizim çığlık attığımız yerde, sen sessiz kalıyorsun. Bizim yalnızlığımızı yüklenip, uzayıp gittiğimiz yolda yürümüyor, yollarımıza barikatlar kuruyorsun. Biz, “yok mu ehli vicdan?” diye feryat ederken, sen bize bin yıllık mesafe kadar arkanı dönüp gidiyorsun. Biz mutsuzluğun havanına atılıp, yoğum yoğum yoğrulurken, sen neşeli kalabiliyorsun.
Başkasının acısıyla mutlu olunmaz, sen gerçekten insan mısın?
Şehir enkaz, yollar dinamitlenmiş ama nedense çilelerimizi, hatıralarımızı ve yalnız bırakılmışlığımızı omuzlayıp, yavrularımızın elinden tutup, giderken üç adım gerimizde, yalnız bizim için ölen sevdiklerimiz var ve gidişler sessiz, yollar bomboş kalıyor bize. Yüreğimize çöreklenmiş hüzünlerle ve yüzümüze düşen mahzunlukla giden biz oluyoruz. Sen gidişimize üzülmüyor, halay çekiyorsun, yoksa sen köçek misin?
Sanıyor musun ki giderken dönüp bakmadık. Baktık, hem de binlerce kez. Vakumlanıp göğe yükselen çığlıklarımızı gördüm terk ettiğim şehrimin üstünde. Zar zor seçebildik geride kalan terk edilmiş acıların çıkardığı dumanlar içindeki hatıralarımızı.
Biz kendimize gelmeye çalışırken, sen bizi........