İstanbul’da HepsiJET kuryelerinden iş bırakma eylemi

İstanbul merkezli perakende e-ticaret sitesi Hepsiburada’nın iştirak şirketi HepsiJET’in Maltepe ilçesinde bulunan deposunda çalışan 22 arabalı kurye, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi talebiyle iş bıraktı.

bianet’e konuşan bir kurye, “İnsani şartlarda çalışabilmek için yöneticilerimizden taleplerimiz oldu. Şubede şu anda 2 bin 500 adet kargo var. Şubenin önünde bekliyoruz. Yöneticilerimiz şubeyi kapattı, onlardan geri dönüş bekliyoruz. Bizler, haklarımızı alana kadar buradayız” dedi.

“Haklarımız için mücadele ettiğimiz gerekçesiyle bizleri işten çıkarmak istiyorlar” diyen kuryelerin talepleri şöyle:

HepsiJET kuryelerine destek ziyaretinde bulunan Kurye Hakları Derneği Başkanı Mesut Çeki, yıllardır kuryelerin çalışma şartlarına dair mücadele yürüttüklerini belirtti.

bianet’e konuşan Çeki, ‘esnaf kurye modeli’ne ilişkin şunları kaydetti:

“Esnaf kurye modelinin güvencesizliğine dair raporlar yayımlıyoruz, eylemler organize ediyoruz, protestolar gerçekleştiriyoruz kurye arkadaşlarımızla birlikte. Esnaf kuryelik, yeni çağın kölelik sistemidir. Bütün giderleri kuryelere yükleyen, sadece kuryeleri paket başı prim usulü çalıştıran, patronlara neredeyse hiçbir sorumluluk yüklemeyen bir sistemdir.”

Çeki, Maltepe Hepsijet arabalı kuryelerinin “kölelik düzenine karşı çıktıkları için” işten atılma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, “Pazar günü bile çalıştırılıyor bu insanlar. Yani 7 gün 24 saat çalışan bir sistem düşünün” dedi.

Kurye Hakları Derneği Başkanı Çeki, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ve biz biraz önce HepsiJET’in sözleşmesine baktık. Sözleşme bu şirkete şu hakkı veriyor: Şirket istediği sürece kuryeler çalışmak zorunda. Yani bu platform şirketleri bu gücü nereden alıyor? Platform şirketleri iş kanununun üstünde mi? Bunu soruyoruz. Bizler arkadaşlarımızın yanındayız. Bütün kuryeler birdir. Paketi motosikletle, arabayla veya bisikletle dağıtmamız fark etmez, sorunlarımız birbirine benziyor. Kuryelere kulak verilsin, kuryelere insanca çalışma şartları sağlansın. Yetkilileri de bir an önce göreve davet ediyoruz.”

Turizm Eğlence ve Hizmet İşçileri Sendikası (TEHİS) Başkanı Kubilay Çelik de HepsiJET kuryelerinin pazar günü çalışma zorunluluğuna karşı bir süredir eylemlerini sürdürdüğünü dile getirdi.

bianet’e konuşan Çelik, şu ifadeleri kullandı:

“Bu, HepsiJET’teki ilk direniş değil; 2022 yılında da bir direniş gerçekleşmişti. Paket başı ücrete yapılan 1 TL’lik zamma karşı direnişe geçmişti kurye arkadaşlar. İki ay önce yine burada, pazar çalışmasıyla ilgili bir destek eylemi yapılmıştı. Selimiye Şubesi’ndeki direnişe, Maltepe Şubesi’nden de destekler olmuştu.

“Şu an Maltepe deposu komple kapanmış durumda. 22 işçi var, hiçbiri çalışmıyor. Ama aynı zamanda İzmir’de Konak depo, başka depolardan da şimdi haberdarız. Oralardan da bu direnişi birleştirmeye ve büyütmeye çalışıyoruz. Biz sendika olarak, bu işi bu arkadaşlarla beraber, yan yana, bu mücadeleyi kazanımla sonuçlandırmak için elimizden geleni yapacağız.”

(VC)

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), son 12 ayda öldürülen gazetecilerin neredeyse yarısının (yüzde 43) Gazze'de İsrail silahlı kuvvetlerinin ateşi altında hayatını kaybettiğini duyurdu.

1 Aralık 2025 itibariyle dünyada öldürülen, hapsedilen ve kaybedilen gazetecilerin durumuna ilişkin bilançosunu açıklayan RSF, 1 Aralık 2024'ten bu yana 67 medya çalışanının mesleği nedeniyle öldürüldüğünü, 503’ünün de halen tutuklu olduğunu bildirdi.

Dünyada gazetecilerin öldürülmesinde cezasızlık faktörüne vurgu yapan RSF Genel Direktörü Thibaut Bruttin, çatışma bölgelerinde gazetecilerin yeterince korunamamasıyla ilgili hükümetler ve uluslararası kuruluşlara işaret etti:

“Gazetecilere duyulan nefretin sonu budur! Bu nefret, 2025’te 67 gazetecinin ölümüne yol açtı, kaza sonucu ya da dolaylı etki olarak değil, gazetecilik faaliyetleri hedef alınarak öldürüldüler. Medya eleştirisi meşrudur ve bu sosyal işlevinin kalıcılığı için bir değişim gücü olmalıdır. Ancak büyük ölçüde silahlı güçlerin ve suç gruplarının taktiksel iradesi ile ortaya çıkan veya sürdürülen gazetecilere yönelik nefrete asla kaymamalıdır. Cezasızlığın sonu budur.

Uluslararası kuruluşların, çatışma bölgelerinde gazetecilerin korunmasını öngören hukukun uygulanmasına dönük başarısızlığı, koruma politikalarını uygulaması gereken hükümetlerin cesaretinin azalmasının bir sonucudur. Tarihin ayrıcalıklı tanıkları olan gazeteciler, zamanla ikincil kurban, rahatsız edici tanık, takas aracı, diplomatik oyunlarda piyonlar, ortadan kaldırılması gereken erkek ve kadınlar haline geldiler. Gazetecilik kolaylıklarına karşı dikkatli olalım. Gazetecilik için hayatınızı feda etmezsiniz, hayatınız çalınır; gazeteciler ölmez, öldürülürler.”

Türkiye’de, Fatih Altaylı ve Merdan Yanardağ dahil 20’yi aşkın gazeteci ve çizerin hapse girdiğini, üçünün halen tutuklu olduğunu kaydeden RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, Türkiye’de gazetecilerin mahpusluğunun yöntem ve suçlama alanı itibariyle endişe verici bir yaygınlık gösterdiğini ifade etti.

Özgürlükten yoksun bırakan durumlara, üç gazeteciyi de hedef almış ev hapsinin de eklendiğini açıklayan Önderoğlu, onlarca habercinin de halen adli kontrol (yurtdışına çıkış yasağı veya imza yükümlülüğü) altında tutulduğunu bildirdi.

Önderoğlu “Türkiye’de kronik gazeteci tutukluluğu, yılsonu rakamları yönünden birçok ülkeye göre belki çok dikkat çekmeyebilir. Ancak tedirgin edici bir faktör olarak mahpusluk sorununa, yılboyu kendini gösteren adli kontrol ve ev hapsi de eklenince, gazeteciyi fiziksel olarak da özgürlüğünden eden, hukuka aykırı ve yıldırma amaçlı siyasi pratiğin ne kadar yaygın olduğu daha rahat göz önüne getirilebilir. Kamuoyuna haber yetiştirenler daha fazla kriminalize edilemez” dedi.

RSF, dünyada son 12 ayda öldürülen habercilerin yüzde 43’ünün İsrail ordusu tarafından Gazze’de öldürüldüğünü açıklarken Ekim 2023’ten bu yana İsrail ordusunun en az 65’i görev başında olmak üzere 220’ye yakın haberciyi öldürdüğünü duyurdu.

Ukrayna'da Rusya ordusunun ulusal ve uluslararası medya temsilcilerini hedef almayı sürdürdüğünü hatırlatan RSF, meslek için ölümcül bir savaş alanı olarak Sudan’a da dikkat çekti.

RSF’ye göre, Meksika'da gazetecilere yönelik cinayetlerin endişe verici şekilde artması organize suç örgütlerinden kaynaklanıyor. Claudia Sheinbaum'un bir yıldır ülkenin başına geçmesine karşın ve RSF'ye verdiği taahhütlere rağmen, 2025 Meksika'da son üç yılın en ölümcül yılı oldu. Dokuz gazetecinin öldürüldüğü ülke, gazeteciler için dünyanın en tehlikeli ikinci ülkesi oldu. Ve bu fenomen, Latin Amerika'nın giderek Meksikalılaşmasıyla yaygınlık gösteriyor: Amerika kıtası, dünyada öldürülen gazetecilerin yüzde 24'ünü barındırıyor.

Ulusal gazeteciler en yüksek bedeli ödediği bu yılda, sadece iki yabancı gazeteci, kendi ülkelerinin........

© Bianet