Bakanlıktan Cengiz Holding’e ‘adrese teslim’ plan değişikliği |
İstanbul’un Üsküdar ilçesine bağlı İcadiye Mahallesi’nde bulunan yaklaşık yedi dönümlük boş arsa, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hazırladığı imar düzenlemesiyle özel hastane alanına çevrildi.
Karar, 12 Kasım’da İstanbul Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün internet sitesinde yayımlandı.
Cengiz Holding’e bağlı Ahen Maden Sanayi ve Ticaret AŞ’ye ait arsa, 9 Haziran 2006 tarihli Üsküdar Merkez Uygulama İmar Planı’nda “park alanı” ve kısmen “yol alanı” olarak yer alıyordu. Bakanlık, “Kentsel Dönüşüm Kanunu” olarak bilinen 6306 sayılı kanun kapsamındaki yetkisini kullanarak hem Üsküdar Belediyesi’ni hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni (İBB) devre dışı bıraktı.
Üsküdar’daki bu arsa için ‘normal’ senaryoda süreç şöyle işleyecekti: Mülk sahibi > Üsküdar Belediyesi’ne plan değişikliği talebi > Üsküdar Belediye Meclisi kararı > İBB Meclisi onayı/reddi.
Üsküdar Belediyesi konuya ilişkin henüz resmi bir açıklama yapmazken, belediye kaynakları konunun takip edildiğini ifade etti.
Bakanlık, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği plan açıklama raporunda, parsel üzerinde ‘yıkılma riski taşıyan yapı’ olduğunu belirtiyor.
Google Haritalar’daki uydu ve sokak görüntülerine göre, arsa üzerinde tek katlı iki yapı ile bir prefabrik yapı bulunuyor. Prefabrik yapı, 2023 ve 2024 seçimlerinde AKP Üsküdar Seçim Koordinasyon Merkezi olarak kullanılmıştı.
AKP’nin 2023 yılında hazırladığı ‘Üsküdar Seçim Koordinasyon Merkezi’ videosu:
Söz konusu arazinin hemen bitişiğinde AKP Üsküdar İlçe Başkanlığı bulunuyor. Google Haritalar’ın sokak görünümü geçmişi incelendiğinde, alanın farklı dönemlerde de AKP tarafından kullanıldığı görülebiliyor.
Plan açıklama raporuna göre, yaklaşık 6 bin 965 metrekare büyüklüğündeki parselde emsale tabi inşaat alanı 10 bin 448 metrekare olarak hesaplanıyor. Üç bodrum katın emsal hesabı dışında tutulmasıyla bu katlarda yapılabilecek 9 bin 403 metrekarelik kapalı alan da toplam inşaat hakkına ekleniyor. Böylece parselde fiilen 19 bin 851 metrekareye kadar inşaat yapılmasının önü açılıyor.
Düzenlemeyle birlikte, daha önce park ve yol gibi kamusal kullanıma ayrılmış donatı alanı da azalıyor. Plan raporunda, mahallelinin ortak kullanımına ayrılmış donatı alanında 1147 metrekarelik bir kayıp oluştuğu belirtiliyor.
Üç bodrum katın ‘emsal dışı’ bırakılması, bu alanların resmi inşaat hakkı hesabına dahil edilmeden inşa edilebildiği anlamına geliyor. Yani kağıt üzerinde emsal 1.50 görünürken, bodrum katlar sayesinde parselde fiilen çok daha yüksek bir kapalı alan ve yoğunluk oluşuyor.
Ahen Maden Sanayi ve Ticaret AŞ’nin konuya ilişkin görüşüne telefon ve e-posta yoluyla başvuruldu.
Şirket yetkilisi, gönderdiği e-postada “arsanın tasarrufuyla ilgili henüz net bir karar alınmadığı” bilgisini paylaştı.
Mimar Doç. Dr. T. Gül Köksal, plan değişikliğine ilişkin kararı bianet’e değerlendirdi:
“Üst ölçekli planlara böyle parsel ölçeğinde müdahale edilmesi normal koşullarda mümkün olmayan bir uygulama. Ancak zorunlu bir gerekçe olursa mümkün. Zorunlu gerekçe de ne olabilir? Ağır bir hasar, can güvenliği tehdidi vb. yaşamsal bir sorun. Diğer yandan bu süreç nasıl işler? Alt ölçekte bir değişiklik talebi olur, o talep de plan hiyerarşisi bağlamında, yerel yönetim düzleminde ele alınır ve karara bağlanır.
“Kararın detaylarına baktığımızda bu işleyişlerin birçok açıdan ters yüz edildiğini görüyoruz. Öncelikle sahada yaşamsal bir tehdit yok. Konut dokusu içinde, birkaç ağaç barındıran mütevazi bir park alanı var. Parselde tek katlı, yapısal sorunu olmayan bir yapı gözüküyor. Ancak bakanlık eliyle burada bir risk olduğuna dair iddia üretiliyor. Bu iddia da 6306 sayılı yasa yoluyla meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Ve de bu karar tepeden yerel yönetime bildiriliyor. Daha da fenası, riskli yapının yıkımı ardından buraya bir özel hastane yapmak üzere plan değişikliği öneriliyor.
“Bu vaka, çatışmalarla yıkıma uğrayan kentlerden deprem sonrasında yerle bir olan kentlere dek, ülkede uygulanan kentleşme politikasının bir tezahürü olarak, yasaların ve kent planlama birikiminin keyfi bir şekilde ‘yorumlandığı’ bir örnek gibi duruyor.”
(VC)
Geçtiğimiz cumartesi Amerika Birleşik Devletleri'nin en büyük belgesel film festivali DOC NYC'de dünya prömiyerini yapan A Place of Absence1, (Yokluğun Mekânı) isimli belgeselin fragmanı ile tesadüfen sosyal medya araçlarının biri aracılığıyla karşılaştım. Sadece fragmanı dahi beni içine almaya yeten bu belgeseli önümüzdeki günlerde umarım burada da izleyebiliriz. Daha izlemeden beni belgesele bağlayan fragmandaki iki soruyu aynı semtte ve aynı dönemde geçen biri kurmaca, diğeri gerçek yaşanmış bir hikâye olan iki eserle eşleştirmeye ve/veya cevaplamaya çalışacağım.
Soru 1: Sevilen birinin yokluğu, geride kalanların hayatlarında açık bir yara olarak kaldığında ne olur? (What happens when the absence of a loved one remains an open wound in the lives of those left waiting?)
Bu soru hem bildiğim hem de hiç bilmediğim bir yerden geliyor: Yas.
Cevap için seçtiğim eser ise Sinem Sal'ın son romanı, Mihrap.
Bizim Zamanımız’dan tanıdığımız Mihrap’ın, annesinin ve komşularının evveline yolculuk yapıyoruz bu romanda. Sinem Sal’ın deyişiyle “Mihrap’ın çocukluğuna iniyoruz ki meselemiz kalmasın” 2
1980’de Beyoğlu’nun Haliç’e bakan kıyı semti Hasköy’deyiz. Bu eski Yahudi semtini, o........