Hemme'yi öldürmek ya da öldürmemek
Murat Fıratoğlu’nun yönetmenliğini üstlendiği "Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri", 2024 yılının en çok ses getiren yapımlarından biri olarak sinemaseverlerin hafızasına kazındı.
Film, 81. Venedik Film Festivali’nde kazandığı “Jüri Özel Ödülü”nün ardından, Ankara Film Festivali’nde “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Kurgu” ödüllerini, Adana Altın Koza Film Festivali’nde de “En İyi Film” ödülünü aldı. Duhok Uluslararası Film Festivali’nde ise “Yeni Yetenek” ödülünü alarak, sinematografik başarısını bir kez daha kanıtladı.
Siverek’in kavurucu sıcaklarında çalışmak zorunda olan mevsimlik tarım işçileriyle açılan film, karanlık bir atmosferle devam ediyor. İşçilerden Eyüp, yevmiyesini alabilmek için her fırsatta amiri Hemme’ye hatırlatmalarda bulunsa da, Hemme’nin ilgisizliği, Eyüp’ün umutsuzluğunu gittikçe derinleştiriyor.
Çözümü, evdeki beylik silaha sarılmakta bulan Eyüp, Hemme’yi vurmak üzere yola çıkıyor; ancak olaylar hiç de beklediğimiz gibi gelişmiyor. Siverek’in ve genel olarak bölgenin kültürel kodları, Eyüp’ün cinayeti işlemesi önünde mizahi unsurlarla bezeli, beklenmedik engebeler yaratıyor.
Bol ödüllü filmin yönetmeni, senaristi ve başrol oyuncusu Murat Fıratoğlu ile “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri”nin arka planını konuştuk.
Filmin geçtiği Siverek’in mekânsal ve kültürel yapısı, anlattığınız hikâyeyi nasıl destekledi?
Bu hikâye, ancak Siverek ve yöresi bağlamında anlatıldığında gerçek bir anlam kazanabilirdi. Karaktere yapılan ısrarlar da yalnızca bu coğrafyada anlam ve gerçeklik bulabilirdi. Ancak o kültür içinde karakterlerin birbirlerine karşı davranışı bir manaya ve gerçekliğe kavuşabilirdi. Ayrıca hikâyeyi bölgenin ikliminin, coğrafi özelliklerinin ve ilçenin şehir planlamasının desteklediği kanaatindeyim. Bu nedenle hikâyeyi Siverek’ten, Siverek’i de hikâyeden ayrı düşünmek benim açımdan pek mümkün değil.
Filmde işçilerin kuruttuğu ürünün domates olması, hem görsel-estetik hem de hikâyenin anlatısal bütünlüğü açısından bilinçli bir tercih gibi görünüyor. Bu seçim, estetik kaygılarınızı destekleyen bir unsur olarak mı ortaya çıktı?
Elbette. Domatesi sinematografik açıdan bayağı kullandık. Renkler ve çekimlerin kompozisyonu bence çok şey anlatıyor. Keza domateslerin kurutulması için kullanılan tuz da bana hem görsel hem de metaforik açıdan yardımcı oldu.
Yaraya tuz basmak deriz ya; tuz hem yaramızı iyileştirir hem de acı verir, zamanla da bir iz bırakır. Bu araçlar, filmdeki duyguları destekleyen bir şey oldu benim açımdan. Sadece çekimler esnasında Siverek’te havanın 41-42 derece olması kesinlikle zorlayıcı ve yorucuydu.
Avukatlık mesleğinizin sinemaya........© Bianet
