Tomo’nun nesli
2024’ün son ayları Türkiye Ermeni toplumunun içinden çıkardığı değerli insanların kaybı yüzünden ağır geçiyor. Önce Başepiskopos Karekin Bekçiyan ve Nazar Büyüm, şimdi de sevgili Tomo, Yetvart Tomasyan. Bir kere daha ölümün insanı çaresiz bırakan, paralize eden soğuk yüzüyle karşı karşıyayız. Ölen bir kişi hakkında konuşmak, yazmak, bir yandan klişe olmayan ama öte yandan o kişiyi kanatsız melek mertebesine çıkarmayan sözler söylemek zordur. Kimsenin kusursuz olmadığı malum ama sanırım Tomo’nun bazı özellikleri var ki (“vardı” yazmadığımı sonradan fark ettim, düzeltemedim) onu tanıyan pek çok kimse üzerinde hemfikir olacaktır.
Tomo dendiğinde akla ilk gelen enerji, coşku ve neşe olsa gerek ve neşe de bulaşıcı olduğundan etrafındakileri de neşelendiren bir karakter Tomo. O bir ortama girdiğinde oraya bir rüzgâr da girip etraftakileri alır, çeker, yükseltir. O enerji ve coşku sayesinde zor işlerin altına girdi ve çalışma arkadaşlarıyla birlikte zoru başardı. Yine o coşku, enerji, hayata bağlılık sayesinde birçoğumuzun çoktan pes edeceği hastalık sürecinde “aşk olsun” dedirten bir mücadele azmi gösterdi. Bendeki izlenimi odur ki Tomo, hayatı geldiği gibi kabul eden ve yaşayan, şimdilerde unutulmuş bir tabirle kalender bir adamdı. “Anısı daim olsun” demem, çünkü aksi pek mümkün değil. En azından Aras Yayıncılık var oldukça onun anısı da daim olacak. O da size, bana,........
© Bianet
visit website