menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Çocukların söylem oluşturmadığı bir çözüm süreci eksik kalacak”

8 7
14.12.2025

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, çatışma süreçlerinin çocukların hayatında yarattığı hak ihlallerini ele almak ve barış sürecinin çocuklara nasıl anlatılması gerektiğini tartışmak üzere “Barış Sürecinde Çocuklar Konferansı” düzenledi.

İHD Çocuk Komisyonu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen konferansın açılış konuşmalarını İHD İstanbul Şube Başkanı Jiyan Tosun ve İHD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Yıldız yaptı.

Konferansın ilk oturumunda barış süreçlerinin çocuklara etkisini, Siyasal ve Sosyal Araştırmalar merkezi adına Yüksel Genç, toplumsal olaylarda çocuk adalet sisteminin nasıl çalıştığını Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi'nden avukat Gazal Bayram değerlendirdi.

İkinci oturumda ise 2018 yılında kamuoyunda “taş atan çocuklar davası” olarak bilinen çocukların toplumsal eylemlerinden dolayı yargılandığı davada çocukken yargılanan şu an Cizre Belediyesi Eş başkanı olan Abdurrahim Durmuş söz aldı. Durmuş, Kürt illerinde politik bir özne olarak çocuk olmanın ne anlama geldiğini ve çocukların toplumsal olaylara karşı gösterdiği reflekslerin kökenini anlattı.

Çocukların Kürt illerinde belirli zamanlarda öne çıkan belirli zamanlarda daha az görünür olan ama daimi politik özneler olduğunu vurgulan Durmuş sözlerine örneklerle devam etti:

Devlet çocukları bir nesne gibi ele alıyor. Çocuklar sürekli korunması gereken, mağdur kimliğiyle öne çıkarılıyor. Özellikle 90’lı yıllardan sonra Kürt çocukları siyaseti de belirleyen bir yerde kendimiz de bunun tanığıyız. Bu çocuklar süreçlere dair söz üretebilme yetisine sahipler. Olumlu veya olumsuz algıların değişmesinde rol aldılar. Geldiğimiz noktada çocuklar okula giderken veya herhangi bir günde sürekli polis gücüyle, baskısıyla karşı karşıya kalmak istemiyor. Bu durum çocukların hem mekanla hem hafızayla ilgil kendi örüntülerinin oluşmasına neden oluyor.

1990’lı yıllarda Kürt illerinden metropollere göç eden ailelerin çocuklarının gündelik hayatta maruz kaldığı her şeyin politik olduğunun ve bugün dahi bunların sonuçlarının toplumda göründüğünün altını çizen Durmuş, bugün de benzer bir tablo yaşandığını dile getirdi:

Çocukların politik özne olabileceği alanlar illa ki vardır ama Kürdistan’ta bu çocukların kendi eylemselliğiyle karşılık buluyor. Çocukların eylemleri devletin bekasına taş atmak olarak yorumlanıyor. Çocukların öfkesinin kaynağı devlet tarafından irdelenmiyor ve çözülemiyor yaşlarının 3 katı cezalarla cezalandırılıyorlar. Ben de o çocuklardan biri olarak biliyorum ki içeride cezaevinde öfkeyi örgütlüyorduk diğer çocuklarla çünkü arkadaşımız bir panzer ile öldürülmüştü. Ve son duruşmada da hakime “Benim arkadaşım ölmüş benden ne yapmamı bekliyorsunuz bir daha olsa yine yaparım” demiştim.

Kürt illerinde 2015-2016 yıllarında yaşanan sokağa çıkma yasaklarında çocukların hem çatışmanın mağduru hem de tarafı olduğunu belirten Durmuş, bu durumun da barış sürecinde açıklıkla konuşulması gereken bir konu olduğunu savundu. Durmuş, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Ocak 2015’te 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın özel harekat polisi Mehmet N. G. Tarafından vurularak öldürülmesine ilişkin şu bilgileri paylaştı:

Hendek süreci başladığında Nihat Kazanhan’ın öldürüldüğü gün savaşın yönünün değiştirildiği bir gündü. Cizre’de hendekler varken Sayın........

© Bianet