Bir daha asla inşa edemeyeceğimiz şeyler
Filistinli yazar, şair, Filistin Yazarlar Birliği üyesi ve 2004-2014 yılları arasında Dostluk Kültür Forumu’nun kurucusu ve yöneticisi olan Shojaa al-Safadi tarafından kaleme alınan ve Elektronik İntifada’da yayımlanan bu makaleyi Eylül 2024 bianet stajyerlerinden Ege Tonga çevirdi.
6 Ekim 2023 gecesinde Gazze’nin Tel al-Hawa mahallesindeki evimde otururken Yunan mitolojisiyle ilgili bir kitaba dalıp gitmiştim.
Vücudu ok yaralanmalarına karşı dayanıklı olan efsanevi kahraman Aşil’le ilgili bir şeyler okuyordum. Aşil’in tek zayıf noktası ve bir savaşta ölmesinin sebebi ise topuğuydu. “Aşil’in topuğu” tabiri de buradan geliyor.
Kitap koleksiyonumun etrafımı sarmasının verdiği rahatlıkla çok sevdiğim kütüphanemde, sandalyemde oturuyordum. Bu koleksiyonu nadir ciltlerin, ansiklopedilerin ve sözlüklerin hevesli bir koleksiyoncusu olan babam Omar al-Safadi başlatmıştı.
Onun ayak izinden giderek kendimi farklı türlerden yüzlerce kitabı toplamaya adadım. Çoğu zaman seyahatlerimde edebi hazinelere hediyelik eşyalardan daha çok önem verdim.
Seyahatlerim sırasında aldığım kitapların ağırlığı bazen gümrük görevlilerinin beni tüccar sanmasına bile neden oldu.
Yıllar içerisinde kütüphanemi yeni kitaplarla büyüterek en sonunda evimdeki bir odanın tamamını kitaplarıma ayırdım. Bu kitapları organize etmek ve düzenlemek, hayalimdeki evi inşa etmeye benziyordu. Kütüphanem adeta mabedim haline gelmişti.
Kütüphanemde kitaplara dalarak geçirdiğim saatler hayatımın en verimli zamanlarıydı. Öyle ki, dışarıdaki kaos dağılıp gitmiş gibi gelirdi.
Bunun, kütüphanemde geçireceğim son huzurlu gece olduğunu bilmiyordum.
Ertesi sabah, 7 Ekim’de, Gazze aniden savaşın dehşetine uyandı.
Çatışma, Gazze’deki Filistinliler için trajik şekilde alışılmış olsa da bu sefer farklıydı. Bu seferki çatışma, sanki dünyanın sonuymuş gibi hissettirdi. İsrail ordusunun tahliye emri beni ve ailemi sadece temel ihtiyaçlarımızı yanımıza alarak evimizden ve mahallemizden ayrılmak zorunda bıraktı.
Birkaç gün içerisinde eve geri döneceğimizi umut ederek kütüphanemi geride bırakmıştım, bilmediğim şey ise tümden bir hayata elveda deyişimdi.
Kitaplara olan sevgim bana babamdan mirastı. Babamın eğitimini tamamlama imkânı yoktu ve altıncı sınıfa kadar okuduktan sonra çalışmak zorundaydı. O bir yetimdi ve eğitim, onun için bir lükstü.
Babam hayatının çoğu boyunca çalışmıştı. Önceleri Gazze’deki Shomer Şeker Fabrikası’nda, sonrasındaysa İsrail'deki Polgat Fabrikası’nda. Yıllar sonra ise Oslo Anlaşması kapsamında polis memuru olarak........
© Bianet
visit website