menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Savcı, Serap Avcı için ceza istedi, feministlerden tepki geldi: Yaşamak için direnmek suç değil, haktır

7 24
yesterday

Meşru müdafaa hakkını kullanması nedeniyle yargılanan Serap Avcı için süren adalet mücadelesinde kritik bir eşik daha aşıldı. Feminist kampanya grubundan aktivist Evrim Gürenin, davanın özünü ve mahkemedeki çarpık bakışı şu sözlerle özetliyor:

“Bu dava, yaşamak için direnen bir kadının hikâyesi. Meşru müdafaa değerlendirmesi yapılması gerekir. Hediye, çiçek, ayakkabı sayısı bir erkeğin şiddetini hafifletmez; tam tersine o şiddetin ispatıdır.”

Evliliği boyunca sistematik, psikolojik ve fiziksel erkek şiddetine maruz kalan Avcı, hayatta kalabilmek için öldürmek zorunda kaldı. Ancak tutuklu yargılandığı davanın 5. duruşmasında da özgürlüğüne kavuşamadı.

Avcı’nın tahliyesi için ses yükselten dayanışma platformu, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, 2 Aralık’ta görülen duruşmada bianet’e verilen beyanları ve savcılık mütalaasını kamuoyuna duyurdu.

Platform, savcının Avcı’nın “kasten öldürmenin nitelikli hali” sayılan 82/1-d maddesinden cezalandırılmasını istediğini, mahkemenin ise tutukluluğun devamına hükmettiğini açıkladı.

Duruşmada karar, Avcı’nın avukatlarının ek savunma süresi talebi üzerine 9 Aralık 2025 Salı saat 10.00’a ertelendi.

Mahkeme Küçükçekmece’de görülüyor, adli süreç ise Küçükçekmece Adliyesi’nde toplumun ve kadın örgütlerinin yoğun takibi altında devam ediyor.

Duruşmadaki bazı savunmalar ise şiddetin inkârı niteliğindeydi. Karşı taraf avukatlarının, “O gece yeterince şiddet görmedi” diyerek “birkaç kırık olsaydı durum başka olurdu” ifadesini kullanması, feminist çevrelerde büyük tepki yarattı.

Tanık beyanları, Avcı’nın yıllardır süren şiddet döngüsü içinde tutulduğunu doğruluyor. Tanıklardan biri “şiddet sonrası failin çiçek aldığını” anlatırken, fail savunması ise bunu “şiddetin olmadığına delil” gibi sunmaya çalıştı. Gürenin, bu yaklaşıma net biçimde karşı çıkıyor:

“Kaç çift ayakkabısı olduğu, telefon markası, alınan çiçekler duruşmadan duruşmaya konuşuldu. Biz biliyoruz ki bunlar, şiddetin bahanesi değil, ispatıdır. Savcılık mütalaasında ise Serap’ın 5 duruşmadır anlattığı sistematik şiddet beyanları hiç yok. Onu ölümden korkutan komşu tanıklığı, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'nın destekleyici raporu ve İstanbul Tıp Fakültesi’nin bilimsel tespitleri de mütalaada yer almadı.”

Gürenin, Avcı’nın davasındaki “haksız tahrik” indirimi kararına da dikkat çekerek bunun yıllardır kadın katillerine sunulan “erkeklik indirimi”nin” bir başka yüzü olduğunu vurguluyor:

“Bu davada balkondan atılmaya çalışılması, kafasının duvara vurulması, meşru müdafaa değil tahrik sayılıyor. Biz buna itiraz ediyoruz. Yaşamak için direnmek suç değil, haktır.”

Avcı’nın davası artık sadece hukuki değil; kadına yönelik şiddetin sistematik biçimde nasıl görünmez kılındığının sembolik bir davası haline geldi.

Serap İçin Feministler Kampanya grubu, 9 Aralık’taki karar duruşmasına toplumsal katılım çağrısı yapıyor: “Serap’ın özgürlüğünü birlikte isteyelim.”

(EMK)

Son yıllarda dünya çapında askeri harcamalar rekor seviyelere ulaşırken; silahlı çatışmalar, savaşlar ve soykırımlar milyonlarca insanın yaşamını tehdit etmeye devam ediyor.

Küresel güvenlik politikaları giderek daha fazla “askeri hazırlık” ve “savunma kapasitesi” üzerinden tanımlanırken, barış, diplomasi ve toplumsal adalet geri plana itiliyor.

Bu militarist yönelim, yalnızca hükümetlerin bütçelerinde değil, üniversitelerdeki araştırma politikalarında, gençlerin gelecek planlarında ve toplumların gündelik kültüründe de kendini gösteriyor. Küresel çapta antimilitarist hareketler ise bu gidişata karşı, barış ve özgürlük için seslerini yükseltmeye devam ediyor.

“Hayatımızın yarım yılını kışlalarda kilitli, talim ve itaat eğitimi alarak ve öldürmeyi öğrenerek geçirmek istemiyoruz. Savaş geleceğe dair bir ihtimal değil ve geçim kaynağımızı mahvediyor. İşte bu nedenle 5 Aralık’ta okula gitmeyeceğiz!” Bu sözler, Almanya’da zorunlu askerliğe karşı örgütlenen okul grevine çağrı broşüründen kısa bir alıntı. “Nein zur Wehrpflicht!” (Zorunlu Askerliğe Hayır) ittifakı, 5 Aralık Cuma günü Almanya’nın birçok şehrinde protestolara hazırlanıyor. Okul grevlerinin, mitinglerin ve yaratıcı eylemlerin planlandığı bu direniş ittifakına, aralarında barış örgütlerinin ve eğitim sendikalarının da bulunduğu birçok kuruluş destek veriyor.

Okul grevlerini tetikleyen militarist tartışmalar zaten bir süredir Almanya’nın gündemini meşgul ediyordu. Son olarak 12 Kasım’da, parlamentoda yer alan koalisyon grupları, özellikle Rusya- Ukrayna savaşı bağlamında, ordunun bir yapısal reformla yeniden “savaşa elverişli” hale getirilmesini amaçlayan bir yasa tasarısı üzerinde........

© Bianet