menu_open
Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Bir İnsan Ömrünü Neye Vermeli?”

30 1
17.08.2024

"İsmini keşke Hasret koymasaydım belki ona hasret kalmazdım."

Hasret Gültekin’in annesi Xece Gültekin

Hayatımızın patikasını ne zaman kurmaya başlarız, hangi adımlarımızdan sonra ‘işte şimdi başladım’ deriz bilmiyorum, ama bildiğim bir şey varsa da o da annemin ‘iyi bir insan ol’ sözlerinden sonra kulaklarıma ben 14’ümde iken Hasret ile inen; "her akşam olmadan önce, solgunlaşır gökyüzü ve her şey geçer usulca ve her şey daha yorgun sessiz" melodisi oldu.

Çocukluğumun son demleri gibiydi. İmranlı Lisesi’nde öğrenim hayatım devam ediyordu. Köyümüzün kırlarında, patika yollarında, Ané/Dayé’nin gece sohbetlerinde geçen 12 yılda biriktirdiklerim ile ilk kabul ve retlerim oluşmuştu; “kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi sakın ha sende kimseye yapma!” Sesimdeki kalınlık/değişim ilk kez bu kadar belirginleşiyor, karşıma çıkan her şey yeni benim için. İlk platonik aşkım o zaman oluyor. Keşke hayatımda hep platonik aşklarım ile kalsaydım diyorum şimdi. Doğru başlayıp yanlış devam ettim galiba.

Ortaokul ikinci sınıfta olmalıyım, ders arasında bahçede sohbet eşliğinde çekirdek çıtlatıyorum, “hey ne yapıyorsun!”, anlamaz bir şekilde dönüp bakıyorum, “Ramazan, sen oruç değil misin yoksa?” Şaşkınlıkla sınıf arkadaşıma bakıyorum; “Ramazan nedir?” diye. Bizim köyde ramazan yoktu, hem bizde xızır, 12 İmam oruçları vardı, onları da ben pek tuttuğumu bilmem, tutmadığım için de kimse bana ‘neden tutmuyorsun’ dememişti.

Anlamlandırma arayışlarım devam ederken günün birince Galatarasay’ın Fransız bilmem hangi takımı ile maçı var, Galatasaray kazanınca birkaç arkadaş kendimizi sokaklara salıyoruz, araçları, kamyonetleri ile tura çıkanlara karışıyoruz, bir kamyonete binmeye çalışırken; “hey ne yapıyorsun sen Kürtsün!” Haydaaa! Ramazan ile Alevi, Galatasaray maçı ile Kürt olduğumu öğretiyorlar bana.

Evet ya ben Kürt ve de Alevi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Tamam da, benim annem, babam, ya da Apo (dedem), Ané (Babaannem), kimse bana “Bak Erco sen Kürt ve Alevi olarak dünyaya geldin ama bilmelisin ki bizden olmayanlar da var, sen onlara karşı dikkatli ol” demedi. Kimse bana 1921 Koçgiri’de olanları anlatmadı, kimse bana 12 Eylül Darbesinde köyümüzdeki bütün erkeklerin alınıp götürüldükten günlerce sonra saç, sakalları yolunmuş, tırnakları çekilmiş halinde geri dönüşlerini de anlatmadı. Kendi patikamda öğrenmeye devam ediyordum.

Nasıl oldu şimdi hatırlamıyorum, bir baktım Ramazan’da çekirdek yiyenler, maç zaferlerine alınmayanlar olarak bizler ufak ufak toplaşmaya başlamışız. Keleş var mesela, gözüm kesse okuldaki yaramazlıklarından dolayı kendisine bir tekme savurmak........

© Bianet


Get it on Google Play