Gökçe Gökçen: Yamalı bohçaya dönüşen kanunlara değil, etkili ve katılımcı bir yasamaya ihtiyaç var |
Çerçeve taslağı kamuoyuyla paylaşılan 11. Yargı Paketi’nin önümüzdeki hafta Meclis’e sunulması bekleniyor. 10. Yargı Paketi’nin devamı olarak nitelendirilen, özellikle LGBTİ ve çocuklarla ilgili maddeleri tepki çeken tasarının hazırlanma aşaması ise belirsiz. Tartışılan maddelerin taslaktan çıkarıldığına dair kulis bilgileri yayılsa da bu düzenlemelerin kim tarafından yapıldığı bilinmiyor.
CHP Adalet Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, sızdırılan taslakla kamuoyu tepkilerinin ölçüldüğünü ve buna göre bazı maddelerin çıkarılıp eklendiğini belirtti. Yasama sürecinin çoğu zaman TBMM içtüzüğüne de aykırı bir şekilde işletildiğini söyleyen Gökçen, eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Eklemelerin ve çıkarmaların neye göre yapıldığı belirsiz. Bu haliyle Meclis’e sunulduğu gibi Komisyon acilen toplanıyor. Bu bazı hallerde içtüzüğe aykırı olarak 48 saatten az bir süre sonra oluyor. Adalet Komisyonu, kanun paketlerinin hak ettiği çalışmayı yapabilecek bir toplantı düzeniyle çalışmıyor. Genellikle bir günde hızlıca bitirebilmek amaçlandığı için sadece ihtiyacı karşılamada eksiklikler değil, aynı zamanda teknik eksiklik ve hatalar da olabiliyor. Biz hala yargı paketinde nelerin sunulacağını gayrı resmi bir taslak haricinde bilmiyoruz."
TBMM Genel Kurulu’nun anayasaya aykırı bir şekilde sadece bir tasdik makamı gibi kullanıldığını ifade eden Gökçen, "Anayasa değiştirilirken yasa teklif etme yetkisinin milletvekillerinde olduğu düzenlendi, artık bakanların yasama sürecine katılımı mümkün değil. Fakat anayasaya açıkça aykırı olarak defalarca bakanlar, kendi çalışma alanlarıyla ilgili konularda kanun teklifleri hazırladıklarını ilan ettiler. Milletvekillerinin altına imza attıkları kanun teklifini hazırlamadıklarını gördük. Bakanlık fiilen kanunları hazırlıyor, sorumluluktan kaçmak istediğinde ise ‘Meclis bilir’ demeyi tercih ediyor. Ortada ise çözülemeyen sorunlar ve muhatap bekleyen vatandaş kalıyor" dedi.
Gökçen, taslakta yer alan tartışmalı düzenlemeleri ayrı ayrı ele alıyor:
"Birincisi, LGBTİ konusu. Bu aslında sadece LGBTİ ’ları ilgilendiren değil, genel ahlak kuralları getiren, ahlak polisliği oluşturarak tüm yurttaşlarımızı hedef alabilecek bir düzenlemeydi. Bir daha gündeme bile gelmemesi gerekir. Trump ve Putin yönetimlerinden ithal tartışmaların ülkemize getirilmesinin kimseye bir faydasının olmadığına inanıyorum.
"Çocuklarla ilgili düzenlemeler ise titizlikle ele alınması gereken bir meseledir. Bir yanda çetelerin çocukları suç işlemekte kullandığı, uyuşturucuyla ilgili suçların yaygınlaştığı, diğer yanda ise çocukların suçların mağduru da olduğu bir sosyal krizle karşı karşıyayız. Bir çocuk okulda devamsızlık yaptığında ya da eğitimi tamamen bıraktığında herhangi bir etkili takip mekanizması bile yok. Bu nedenle meclisin cezaların etkisini, yaptırımların türünü, suçu ortaya çıkaran sebepleri ve çocuk haklarının mevcut durumunu detaylıca araştırdığı bir çalışma içinde olması gerektiğini düşünüyorum. Hatırlatmalıyım ki çocukların her türlü şiddet, ihmal ve istismardan korunmasına yönelik kurulan meclis komisyonunun raporu halen bekletiliyor. Bu komisyon aylardır raporunu açıklamıyor."
Paket halinde sunulan düzenlemelerin, mevcut infaz sistemindeki eşitsizlik ve adaletsizlikleri gidermekten uzak olduğunu söyleyen Gökçen, bu çalışmanın sağlıklı yapılabilmesi için Adalet Bakanlığının TBMM ile daha kapsamlı veriler paylaşması da gerektiğini vurguluyor:
"Dolaşan taslak genellikle cezaları artırmayı hedefleyen fakat infaz mevzuatındaki sorunlara dokunmayan bir belge. Esasen geçtiğimiz haziran ayı için büyük bir beklenti yaratılmıştı. Sonra ekim ayı telaffuz edildi. Şimdi bu yargı paketinde de ne olacağı henüz belli değil. Cezaevi koşulları kimse için kolay değil. Sonuçta sevdiklerinizden uzakta, genellikle kapasitenin çok üstünde sayıda insanla son derece kısıtlı imkânlarla yaşamaya çalışıyorsunuz. Adil bir yargılama sistemi olduğuna güvenilmediğinde tüm aileler gelebilecek en ufak bir haberi beklemeye başlıyorlar ve bütün gündemleri Meclis’ten çıkabilecek bir yasa haline geliyor. Bu psikolojiyi anlamak ve özenle hareket etmek gerekir.
"Yapamayacağınız sözleri vermemeniz, sorunları toplumu da tatmin edecek şekilde çözmek için samimiyetle çaba göstermeniz gerekir. Örneğin aynı tarihte işlenmiş olan aynı suçların yalnızca yargılamanın farklı sürelerde tamamlanmış olması sebebiyle farklı infaz rejimlerine tabi olması doğru değil. Bunun dışında da gündelik düzenlemeler yapılarak parçalı ve tutarsız hale getirilmiş olan infaz mevzuatında kapsamlı ve titiz bir çalışmaya ihtiyaç var."
İnfaz ve koruma memurlarının yargı paketine yönelik beklentisine de değinen Gökçen, "Cezaevleri ziyaretlerimizde görüşme fırsatı bulduğumuz infaz ve koruma memurları, Bekir Bozdağ’ın Adalet Bakanlığı döneminde özlük haklarının geliştirilmesiyle ilgili bir söz almışlardı. O dönemden bu yana halen herhangi bir gelişme sağlanmış değil. Bu konunun artık iktidarın........© Bianet