Doğu’yu fotoğrafla Avrupa’ya pazarlamak |
Ortadoğu’nun ve Afrika’nın kaynaklarının yanı sıra kültürünün sömürüsünün formel adı emperyalizmin özünü şarkiyatçılık oluşturuyor. Şarkiyatçılık; politik, ekonomik ve sosyolojik olduğu kadar kültürel bir yaklaşım. Fetihçi ve sömürgeci bir bakış açısı. Günümüzde farklı şekillerde (ya da makyajlarla) devam eden bu bakış açısı, Ortadoğu ve Afrika’da derin izler bıraktı.
Söz konusu izlerin peşinden fotoğraf ve fotoğrafçılık bağlamında giden postkolonyal dönem kültür çalışmaları uzmanı, edebiyat ve kültür teorisyeni Ali Behdad, Camera Orientalis’te Doğu-Batı kültür etkileşimine, daha doğrusu Batı’nın Doğu’ya nüfuz etme çabasına yoğunlaşıyor. Şarkiyatçı fotoğrafçılığın bir araç olarak kullanılışına dikkat çeken Behdad, Ortadoğu’da bu yolla statülerin ve ataerkilliğin pekiştirilme sürecinin yanı sıra sosyal sınıfların nasıl egzotikleştirildiğini anlatıp kültürel algıların şekillendirilme aşamasında fotoğrafın rolünü ortaya koyuyor.
Behdad, 19. yüzyıldan itibaren, Avrupalıların ve özellikle de İngilizlerin, Şark’a gidip fotoğraf aracılığıyla “emperyal macera ve egzotizm arzusunu tatmin ettiğini” söyleyerek bu dönemde coğrafyaya bakış açısını özetliyor. Kurgunun yerini gerçeğin alması için ise biraz daha zaman geçmesi gerektiğini ekliyor.
Ortadoğu’nun keşfinde fotoğrafın kullanılması, aynı zamanda fetihçiliği ve tüketimi beraberinde getiriyor. Buna arkeoloji eşlik ediyor ve böylece şarkiyatçılık projesinde yeni bir aşamaya geçiliyor.
Sanattan çok, bir envanter çıkarmaya uğraşan şarkiyatçı fotoğrafçıların, Ortadoğu’yu bir deney sahası hâline getirme tarihini anlatan Behdad, bölgenin “gizemlerinin” keşfedilerek bir ansiklopedi oluşturulmaya çalışıldığını hatırlatıyor.
Kataloglara alınan fotoğraflarla meraklıların, gezginlerin ve kâşiflerin Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’ya ve Kutsal Topraklar’a çağrıldığını, sömürgeci belgelemenin hızlandırıldığını ve tarihî eser hırsızlığının gemi azıya aldığını anımsatan Behdad, ilk zamanlarda neler yapılmak istendiğine dair bir belirlemeyle çıkıyor karşımıza: “Erken dönem Ortadoğu fotoğraflarında bölgenin kaybolan geçmişi yansıtılıyor ve bölge tarihsel koruma ve kültürel yenilenme için Avrupa’nın müdahalesine ihtiyaç duyan, gerilemiş ve yıkılmış bir medeniyet olarak gösteriliyordu. Ancak büyük şehirlerde kalıcı profesyonel stüdyoların açılmasıyla yerel ve yabancı fotoğrafçılar, insanların, onların mesleklerinin, kostümlerinin ve geleneklerinin geniş topografik arşivini üretmeye başladılar ve böylece turistlerin ve Avrupalı izleyicinin egzotizm talebini karşılamaya devam ettiler.”
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki insanların yaşamını ve kültürünü Avrupa pazarına açma girişiminin hayatî bir parçası olan şarkiyatçı fotoğrafçılık, Behdad’ın ifadesiyle bölgeye has egzotizm ve erotizmle “etnoloji çalışmaları” hâlini alıyor. Sanat tarihçileri ve küratörler de bu malzemelerden sonuna kadar yararlanıyor. Turistler ve koltuk gezginleri ise şarkiyatçı fotoğrafları biriktirerek “hem Doğu’ya sahip oluyor hem de bazen gerçek bazen hayali anlamda bölgeye yolculuk ediyor.” Başka bir deyişle Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da, Avrupalıların tüketimi için “bilim” ve “araştırma” adı altında egzotik imgeler ve kareler üretiliyor. Dolayısıyla fotoğrafçılık, Şarkiyatçılar için hayli kullanışlı hâle geliyor ve yazarın deyişiyle “Oryantalist bilgi sisteminin dönüşümüne zemin hazırlıyor.” Böylece Doğu-Batı veya Şark-Garp arasında bilgi ve var oluş açısından nasıl “derin” farklar bulunduğu ortaya koyuluyor. Kısacası bilgi-güç ilişkisi, Şarkiyatçı fotoğrafçılık aracılığıyla yeni bir coğrafyada yeni bir hâl alıyor. Söz konusu durum da Batı ve ötekiler ayrımının, kurulan pragmatik ilişkiler bağlamında tekrar üretilmesini sağlıyor.
Bol ışık alan Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da çalışan Şarkiyatçı fotoğrafçıların, gölge ve kontrast kullanımı için aşırı teknik ayarlamaya başvurmasına gerek kalmadığı için epey mutlu olduğunu hatırlatan Behdad, karelerin birer aracıya dönüştürüldüğünü söylüyor: Şarkiyatçı fotoğrafçıların kareleri, Doğu’yu kültürel bir fenomen hâline getirip coğrafyaya gitme ve oranın egzotikliğini yaşama arzusunu artıran bir rol oynuyor.
Bahsi geçen kareler kadın ve erkek rollerinin, geleneklerin, ataerkilliğin, varsa ideolojik kamplaşmaların, Doğu’daki görüntünün veya Avrupa’ya gösterilmek istenenin, turizm için işaretlenen yerleri aktarıyor.
Behdad, Şarkiyatçı fotoğrafçılığın bir başka yönünün sahneleme olduğunu söylüyor: “Şarkiyatçı fotoğrafın aşırı sabitlemesi gibi bu ayrıntılı sahneleme de izleyiciye tartışmasız ancak ‘düz bir Şarkî’ tip temsili sunuyordu. Buradaki arkaplan veya aksesuarlar, fotoğrafa bir şey katmıyor ya da........© Bianet