Bachelard'ın 'Su ve Düşler'indeki İmgelem Denemesi

Gaston Bachelard'ın "Su ve Düşler" adlı eseri, insan psikolojisinin derinliklerine doğru bir keşif yolculuğuna çıkmamıza olanak sağlar. Temel korkumuzun düşme olduğunu kabul etmek, birçoğumuz için kolaydır. Ancak Bachelard'ın ileri sürdüğü gibi, rüyalarda uçmanın bu korkunun üstesinden gelmeyi öğrettiğini düşünmek biraz daha derinlemesine bir düşünce gerektirir. Düşme korkusu, hayatta kalma içgüdüsünün bir yansıması gibi görünebilir. Jack London'ın "Adem'den Önce" adlı romanındaki karakter gibi bazı primatlar, yükseklik korkusuyla nasıl başa çıkacaklarını öğrenmek zorundadır. Ancak, insanlar da rüyalarda uçarak bu korkunun üstesinden gelebilirler. Bachelard'a göre, rüyalarda uçmak, düşme korkusunu neşeye dönüştürür. Bu, fizyolojik olarak eksik olan bir hayali bedene sahip olmanın verdiği bir tür mutlulukla benzerlik gösterir.

Ancak, bu düşüncelerin ardında daha derin bir anlam da yatar. Bachelard'a göre, insanın en büyük sorumluluğu yataylık ve dikeyliktir; yani maddi, ahlaki veya psikolojik bir düşüşten kaçınmaktır. İçsel denge ve bütünlük, insanın ruhsal ve duygusal sağlığı için hayati önem taşır. Rüyalarımızdaki yükselme ve düşme deneyimleri, aslında içsel denge arayışımızın da bir yansımasıdır.

Bachelard, ayrıca askıya alınmış dürtü kavramını inceler. Bu dürtü, manevi yaşam arayışına dönüşen bir yükseliş veya yükseliş imgesiyle ilişkilendirilebilir. Bu bakış açısından, rüyalarımızdaki deneyimler bizi kendi iç dünyamıza ve insanlık tarihine doğru bir yolculuğa çıkarır. Bu deneyimler, hayal gücümüzün sınırlarını keşfetmemize ve ruhsal dengeyi bulmamıza yardımcı olur. Her düş, bizi........

© Başkent'te Karar