Bir tren, bir taksi, iki film

Tek mekânda geçen filmler, seyircinin ilgisini çekmek ve heyecanını diri tutmak açısından doğal olarak rizikolar barındırır. Filmin süresi boyunca olayların dökümü, karakterlerin tutumu, akıştaki sürprizler değişmeyen bir mekâna sığdırılır ve sonuç doğrudan doğruya yönetmenin ve oyuncuların yeteneğine bağlı hale gelir. Sabit mekân (ev, oda, hücre vb.) ile hareketli mekân (tren, otobüs, uçak, gemi, denizaltı vb.) arasında da öykünün gelişimini belirlemek ve atmosfer yaratmak açısından önemli farklar söz konusudur.

Sinemalarımızda geçen hafta gösterime giren Hindistan yapımı “Geber!” (Kill), yüzde 99’u Yeni Delhi’ye gitmekte olan trende geçen tam bir kan-revan filmi. Yönetmenliğini Nikhil Nagesh Bhat’ın üstlendiği film, örneğin “Kassandra Geçidi” (1976) ya da daha yakın tarihlerden “Zombi Ekspresi” (2016) gibi kamerayı sadece tren vagonları arasında gezdirerek “hareketli” bir ölümcül çatışma ve vahşet serüveni sunuyor, bunu yaparken de “Hindistan sineması” damgasını hiç umursamıyor, hiçbir yerel unsur barındırmamaya gayret ediyor.

Hindistan ordusunda yüzbaşı olan Amrit, sevgilisinin başka bir adamla nişanlandığını öğrenince kızın ve ailesinin yola çıktığı........

© Aydınlık