Türkiye-İran Kültür Yılı

2025 yılı Türkiye-İran Kültür Yılı. Araya savaş girince tasarlanan birçok etkinlik yapılamadı. İki ülke gerçekten kadim dost. Hani 40’ı karıştı derler ya… Aynı dönemde analarından doğanlara… Anaları aynı dönemde loğusa olanlara… Aynı dönemde kırklananlara… Birinin sütü azalsa, yetmese yavrusuna öteki ana yardıma koşanlara… Türkiye ile İran da öyle. Aynı sütten beslenmişiz belli ki… Sazımız sözümüzden tutun devrimlerimize kadar birbirine karışmış, birbirini tetiklemiş… Farsça yazan Türk şairler, Türkçe yazan İran tarihinin ünlü devlet kurucuları var… O kadar yani…

Onun için pek önemliydi bu yıl.

Şöyle bir gönül tadıyla bereketli topraklarımızın ürünleriyle doyasıya beslenmek kısmet olmadı araya savaş girince.

Ama barışın yollarını böyle döşeyeceğiz. Savaşları yine devrimlerimizle önleyeceğiz.

14 Ekim’de CSO Ada Ankara’da “Hafız-ı Şirazi’yi Anma Konseri”ne Vatan Partisi’nden kalabalık bir heyetle katıldık.

İran Millî Çalgılar Orkestrası ve Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu’nun sanatçıları gala konserinde aynı sahneydiler. Önce iki ayrı şef sonra tek şefli bir dinleti.

Nasıl da uyum halinde… Bire bin katıldı. İki ülkenin müziğinin derin kökleri bizi binlerce yıl öncesine aldı götürdü. İki orkestranın çalgı aletlerinin birbiriyle akrabalığı belli, adları ya benzer ya değil. Ama kaç çeşit bir görseniz… Hepsinin yine de ayrı tınısını dinleyip tadına varma kaygısıyla sayamadım kardeş çocuklarının sayısını…

Biz de sazın torunlarını da say say say bitmez. Yöresine göre kaç çeşit. Ama gözünüz kapalı dinlesiniz, şıp diye söylersiniz hangisi olduğunu.

İtiraf edeyim, İran Millî Çalgılar Orkestrasını dinlerken, üç kadın sanatçısından; kanunda Mojgan Muhammadhosseini, tombakda Maryam Molla ve tarda Anahita Joz Ramazani’den gözümü alamadım. O genç yaşlarında nasıl ustalar… Kendilerine güvenliler… Nasıl yakışıyorlar… Gözleri şefte sanki bütün bedenleriyle ses olup can veriyorlar.

Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy açış konuşmasında, 2025 Kültür Yılı kapsamında iki ülke arasında sanat, müzik, edebiyat ve sinema alanlarında yoğun bir etkileşim başladığını, yıl boyunca iki ülkede düzenlenecek konserler, sergiler, film gösterimleri ve akademik buluşmalarla, ortak kültürel mirasın yeniden keşfedileceğini belirtti.

“Yeniden keşfetmek” aslında insana acı veriyor.

Bin yıllık ortak yaratılan kültür hiç yeniden “keşfedilir” mi…

Ama öyle…

Batı merkezli kültür bombardımanı bize köklerimizi unutturmaya kalkıştı.

Hoş, zaten amacın bu olduğunu CIA istasyon şeflerinin yazışmalarından da biliyoruz.

Bu........

© Aydınlık