Yeni nesil bilmem ne…, modern, çağdaş bilmem ne… deyince şöyle bir tüylerim diken oluyor… “Yeni nesil Olimpiyatların” artçı örnekleri ve sarsıntıları hâlâ devam ediyor. Atlantik bütün o kokuşmuşluğu ve çürümüşlüğüyle her değerin üzerine çöküyor. Kirletiyor.
Şimdi bir de başımıza “yeni nesil meyhaneler” çıktı.
İçene içmeyene karışmayız.
Ama ikisinin de, içenin de içmeyenin de bir adabı vardı. Birileri oturmuş, rakı içerken “100 yapılmazı” derlemiş. Bana kalırsa bunlar aslında ister rakı ister şerbet ne içerseniz için, ne yerseniz yiyin… yapılmayacaklar, onun için bilginize sunuyorum.
Mekânların da, sahiplerinin de bir adabı vardı… Herkes birbirini tanır, yılların dostluğuna dertdaşlığına dayalı saygılı-sevgili bir ilişki olur, menü kullanılmazdı. Çünkü herkesin neyi sevdiği bilinirdi. Aman çok içsin de en sonunda ne hesap ödediğini bile bilmesin, paralarını çekip alayım anlayışı desen en ağır küfürden sayılırdı herhalde… müşteri velî nimetti, aslında dosttu, arkadaştı, nerede frene basacağı bile bilinir hafiften usulünce uyarılır, çok dertliyse hadi bu seferlik af ola gibilerinden gelişe gidişe bile yardımcı olunurdu. Otursanız 100 kural da mekân için çıkarabilirsiniz mutlaka…
Şimdi gelelim “yeni nesil”e…
Bekliyorsunuz ki. Sağlıklı yaşamdan söz edecek…
Yok nerdee…
Yanı başımızda başka bir dünya…
İlkönce gelin böyle bir mekânda mutlaka yemenizi önerdiklerine bakalım: Trüf Mantarlı Mıhlama, İstiridye Mantarı & Ponzu, Pekmezli Rosto Kereviz & Ricottoları, Patlıcanlı Künefe, …
Yani lütfen bana söyler misiniz… bu özenti değil de nedir… hangimiz bunu gerçekten beğenerek yer… üstelik de bir dünya para ödeyerek… yalan ve sahte bir dünya! İnsan neden durduk yere kendine böyle bir eziyet eder, bu kadar kendiyle çelişir…
Ama amaç başka.
Milletine yabancılaşma.
Emperyalist kültürün zevklere ve renklere, yaşam tarzlarına, kadın-erkek tanımlarına müdahalesi hiç de öyle “moda” deyip geçecek gibi “masum” değildir.
Yeni nesil meyhaneler, klasik meyhanelere göre çok farklıymış, öyle yazıyorlar... “Müziğin ve eğlencenin baskın olduğu modern dekorasyonlar ile süslenen” mekanlarmış. “Doğum günü, vize bitişi, iş çıkışı, proje kutlamaları gibi özel zamanları” kutlamak için gidilirmiş.
“İstanbul'un uzun yıllardan beri süregelen meyhane kültürüne yepyeni bir yorum getiren” yeni nesil meyhaneler, “ne içtik be” “bi daha gidelim ya…” diye okunurmuş. Ertesi öğlen de “ama abi, akşam hesabı kim ödedi..” sorusuyla ayılıyorlarmış…
Keşke bu kadar olsa.
Geçenlerde kentin merkezinde bir otelin alt katındaki “yeni nesil meyhanede” yaşanan bir olayın görüntülerini izledim. Üç kız kardeş yan masadan gelen şampanyayı kabul etmemişler, hesaplarını ödeyip gitmek istemişler. Mekan sahibi kapıda........