Amerika Birleşik Devletleri’nde 5 Kasım 2024 tarihinde yapılacak olan başkanlık seçimlerinde adayların ekonomi programları ön plana çıkmaya başladı. Joe Biden döneminde orta sınıfın yüksek enflasyondan muzdarip olması eski başkan Trump’ın başa güreşmesinde etken oluyor. Öte yandan Biden’ın yerine geçen Kamala Harris’in ekonomi ile ilgili radikal açıklamaları kamuoyunda gündeme geldi. Önce Biden dönemi ekonomisinde yaşananlara kısaca göz atalım.
Biden döneminde ABD ekonomisi yıllık ortalama yüzde 2,9 oranında büyüdü. Enflasyon oranı yüzde 9,1’e yükselerek son 45 yılın en yüksek seviyesine geldi. Buna karşılık işsizlik son 53 yılın en düşük seviyesine geriledi. Yüksek enflasyondan dolayı ücretler reel olarak geriledi. Konut alım maliyeti son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Aylık konut taksidi ödemelerinin toplam gelir içindeki payı yüzde 14’ten yüzde 25’e yükseldi. Amerikan Rüyası’nın en önemli unsuru olan konuta erişim orta sınıf için adeta hayal oldu.
Biden’ın sağladığı desteklerle özel sektör imalat yatırımları son yıllarda görülmediği kadar arttı. Bu da son birkaç yılda ABD ekonomisinin toparlanmasında önemli etken oldu. Buna karşılık tüketici güven endeksleri hala Trump dönemine göre aşağıda seyrediyor. Yüksek enflasyon sürecinde ABD ekonomisi orta çapta bir finansal kriz yaşadı ve bazı orta ölçekli bankaların batışına sahne oldu.
Biden döneminde ABD’nin borçları büyümeye devam etti. En az 5 trilyon dolar daha borca eklendi ve toplam borç rekor seviye olan 34 trilyon dolara ulaştı. Trump dönemi ile karşılaştırma yaparsak Trump döneminde orta halli Amerikan vatandaşının daha mutlu olduğunu söyleyebiliriz. Hem reel ücret bazında hem de alım gücü anlamında çok daha iyi durumdaydı. Dolayısıyla Trump başkanlık seçiminde iddiasını koruyor.
Şimdi, iki adayın vaatlerine bakalım. Kamala Harris’in ‘Bidenomics’ olarak adlandırılan Biden dönemi ekonomisinin aksayan yönlerine dair vaatleri ön plana çıkıyor. Biden döneminde üç önemli........