Emekli maaşları artırılmalıdır

Günümüzde emekli maaşlarının finansmanına ilişkin tartışmalar, çoğu zaman devletin para yaratma kapasitesini göz ardı eden, hanehalkı mantığıyla devlet bütçesi arasında yanlış bir paralellik kuran neoliberal/ana akım/ortodoks anlayışların etkisi altındadır. Bu nedenle, emekli maaşlarının kaynağına ilişkin yanlış bilgi ve inanışları düzeltmek önemlidir.

Türkiye’de emeklilerin nüfus içindeki payı artarken pastadaki payı düşüyor, emekli aylıkları yüksek enflasyon etkisiyle reel olarak dibe vurdu. 2003’te asgari ücretin yüzde 36 üzerinde olan ortalama emekli aylığı, bugün asgari ücretin yüzde 22 altında bulunuyor. 2002’de ortalama emekli aylığının kişi başına GSYİH’ye oranı yüzde 46,4 iken 2025’te bu oran yüzde 29’a geriledi. AB ülkelerinde ortalama yüzde 9,8 olan emekli aylığı ve hak sahiplerine yapılan ödemelerin GSYİH’ye oranı, Türkiye’de yüzde 3,7 düzeyinde bulunuyor. 2009-2024 arasında Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) yapılan bütçe transferlerinin bütçe ve GSYİH’ye oranı ciddi biçimde düştü.

Kendi para birimini ihraç eden devletler harcamalarını finanse etmek için vergi veya prim toplamak zorunda değildir. Devlet harcama yaptığında para yaratır, vergi topladığında parayı dolaşımdan çeker. Bu bakış açısından emekli maaşlarının kaynağı çalışanlardan toplanan primler değil, devletin para yaratma kapasitesidir. Prim sistemi politika ve muhasebe düzeni olarak vardır; finansal bir zorunluluk değildir. Emekli maaşı ödemesi de devletin yaptığı bir harcama olduğundan, teknik olarak para yaratma sürecinin bir parçasıdır. Bu nedenle emekli maaşlarının finansmanında önceden vergi veya prim toplanmasına ihtiyaç yoktur. Primlerin toplanması sosyal güvenlik sisteminin kayıtlarını düzenler, gelir dağılımını etkiler ve çalışma yaşamına ilişkin teşvikleri şekillendirir; fakat devletin ödeme gücünü belirlemez. Devletin emekli maaşları için “para bulması” gerekmez; çünkü bu ödemeleri kendi para yaratma yetkisiyle gerçekleştirir.

Devlet-birey ilişkisinde bütçe mantığı birebir geçerli değildir. Bireyler gelir yaratamaz; ancak devlet yaratır. Dolayısıyla bireylerin bütçesi ile devletin bütçesi aynı kurallara tabi değildir. Çalışanların primlerinin emekli maaşlarını finanse ettiği düşüncesi, devletin ödeme gücünü çalışan nüfusun sayısına bağlar. Oysa devletin ödeme gücü, para yaratım kapasitesiyle belirlenir.........

© Aydınlık