Birçok geçimbilimci 2024 yılında ülkemizde özellikle yerel seçimler sonrası bir stagflasyon yaşanacağını düşünmekte(yiz)! Enflasyonlu durgunluğu (stagflasyonu) oluşturan hem arz şoku hem de oklokratik bir zayıf ekonomik politika ile karşı karşıyayız. Stagflasyon, ülkelerin hem ekonomilerini hem de sosyal dengelerini olumsuz etkiler.
Stagflasyonist süreçte işletmelerin hem üretimleri düşer hem de maliyetleri yükselir; satış fiyatları artar; yüksek faizli (İslami finansta yüksek kâr paylı) fon (kredi) kullanımına maruz kalırlar; enflasyon muhasebesi uygulayarak veya uygulamayarak enflasyon vergisi denilen bir vergi artışına maruz kalırlar. Enflasyon muhasebesi uygulamayan işletmelerde işletme ile ilgili çıkar öbekleri (başta yöneticiler ve paydaşlar olmak üzere) yanlış verilere dayalı olarak yanlış kararlar alırlar.
İşletmeler stagflasyonist süreçte öncelikle iki şeye dikkat etmelidirler.
İlki, Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama (TMS 29) standardı mutlaka işletmede kullanılmalıdır. Böylelikle işletme yöneticileri ve diğer sosyal paydaşlar hem işletmenin gerçek durumunu görebilir, hem de kararlarını enflasyon parametresini göz önüne alarak verebilirler.
İkincisi, işletmeler büyüme planlamasında ‘sürdürülebilir işletme büyümesi modelini’ kullanıma sokmalıdırlar. Burada kast ettiğimiz şey, çevre yönetimi anlamında sürdürülebilirlik olmayıp, işletme finansı........