İliç maden işletmeciliğine ekonomik bakış

Bir işletmenin hem planlama hem de işletme döneminde başarımı (performansı) üç boyutta ele alınır ve de alınmalıdır. Bu üç boyut şöyledir: Ekonomi – Ekoloji (Çevresel de deniyor) – Toplumsal (Sosyal de deniyor). Bu üç boyuttan ekonomi boyutuna bakalım hele.

Bu işletmenin etkililiği açısından bakarsak acaba gerçekten halk için gerçekten yararlı ve gerekli bir iş mi yapılmaktadır? Altın ne için gereklidir? Bu işletmenin ürettiği ham madde olan altının yüzde 47’si mücevher (takı-tuku) sektöründe kullanılmaktadır. Değer mi bu risklere? Altının kullanıldığı diğer bir yer ‘külçe, altın para, madalya’ (yüzde 26) ; merkez bankaları ve diğer kurumlar da ‘finans’ amaçlı olarak bir miktar kullanıyor (yüzde 24) ; kalan kısım da teknolojide (uzay çalışmalarından elektroniğe, diş hekimliğinden konfeksiyona vd.) kullanılmaktadır. Bu son kısım için daha önceki yıllarda çıkarılmış olan altın yeter de artar bile. Yani bu madenin çıkarılmasının ‘fayda-maliyet oranı’ negatif!

Bu işletmenin (Anagold) yabancı ortağının ülkemize bıraktığı değerin devede kulak olduğunu sağır sultan bile biliyor artık. Bu açıdan da bu işletmenin yaptığı iş ussal değil. Atatürk 1935 yılında maden aranması için Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’nü, madenler işlensin diye Etibank’ı kurdurmuş. Gel gör ki, Enstitü, 1985 yılında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA)’ne dönüştürülmüş, yapısı ve işlevi de tümüyle değişmiş, özel sektöre hizmet eder hale gelmiş. Neoliberalizmin 1980’lerde ülkemizde Özalizm olarak uygulandığı dönemde madencilik özel sektöre açılmış. Giderek Maden Kanunu’nda adım adım vurulan darbelerle gelmişiz bugüne. Tüm madenlerimizi çok uluslu şirketlere teslim etmiş durumdayız.

Bugün dünyada üç tane madencilik tekeli var.

BHP Billiton adlı şirket........

© Aydınlık