Nazım Hikmet'in Netanyahu şiiri

Nazım Hikmet’in 40’lı yıllarda Bursa cezaevindeyken dönemin Netanyahuları Faşist Hitler ve Mussolini için kaleme aldığı ‘Diplomasız Mareşal’ şiirindeki bu sözleri günümüz Netanyahuları fazlasıyla hak etmiyor mu?

"Ey yangına gaz sıkan tulumbacı… Meşhur olmak için katilden, adam öldürenden ne farkın var, ey taçlılar yerine geçen kırık haçlı canavar... Yirminci asrın geçmişlerine taş çıkartan milyonlarca katilin ruhunu taşıyan barbar... Medeniyete pusu kurmak için insan şekline giren kuduz yavrusu... Ey yılan dilli, midesi zilli, aç köpek, ödlek... Diplomatların şımarık haydudu…’’ Şiirinde Hitler ve Mussolini’nin analarına, babalarına, eşlerine atfedilen küfür ve cinsiyetçi ifadeler var.

Bu sebeple şiirin tümünü yayımlamadık. Şiiri yazdığı dönemde Hitler ve Mussolini liderliğindeki Almanya ve İtalya Faşist iktidarların barbarlığını ancak Can Yücel’in ‘nasıl anlatayım küfürsüz’ ifadesine uygundu.

Bazı çevrelerin Filistin ve Lübnan’da şahit olduğumuz Netanyahu barbarizminin sorumlusu olarak HAMAS ve Hizbullah’ı suçlamaktadır. Liste başı zihniyet, kim ve ne olursa olsun din veya mezhebi siyasi ve askeri kimlik olarak kullanan yapılardan nefret eder. Zulme karşı siyasi duruşu şartlıdır.

Bu grubun en vicdanlısı ‘Filistin ve Lübnan’da çocuklar ve kadınlar için üzülüyorum’ der. Hani çocuklar ve kadınlar öldürülmese Netanyahu’yu çağdışı, medeniyete tehdit teşkil eden yobazlarla savaşan demokrasi ve hürriyet kahramanı ilan edecekler. Netanyahu, George Bush misali kendisini dünyayı kötü adamlardan ve yöneticilerden kurtaracak ilahi bir görevle muvazzaf edilmiş kabul etmektedir.

Nihilist ve narsist Netanyahu, eşi Sara ve efendilerinin arzularına teslim olsalar, onlara kayıtsız şartsız güvenseler işte o vakit hayat Filistin’de, Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta, Türkiye’de, Akdeniz’de cennetten ala olacaktır.

Buna o kadar inanmışlar ki yaptıkları tüm kötülükler için bir kulp bulurlar; ‘Mazlum Yahudilerin bir daha zulüm görmemesi, soykırıma uğramaması için savaşıyoruz, çorak ve ihmal edilmiş toprak Filistin’i ihya ettik, üstünde cennet bahçeleri inşa ettik, modern şehirler kurduk, bedevi Arapların, yağmacı Türklerin çekirge gibi tükettikleri Filistin’e medeniyeti getirdik. Biz barış içinde yaşamak, üretmek ve büyümek istiyoruz. Ama maalesef tembel, pısırık, keyfine düşkün, bel altı düşünen ve yaşayan Filistinliler çalışkanlığımızı, zenginliğimizi kıskandı. Bunların saldırısından korunmak için duvarlar ördük. Kendimizi bu vahşilere karşı savunmak için erkek, kadın silahlandık'........

© Aydınlık