Manyakları durduracak iki kuvvet

Teknolojinin bir terör aracı olarak kullanılması birçok çevrede şaşkınlık yaratmış. Teknoloji bir bombaya dönüştüğünde, can aldığında veya kullanıcısını sakat ve işlevsiz hale getirdiğinde tüm dikkatleri üzerine çekti.

İletişim araçlarını bir terör aygıtı olarak kullanan Netanyahu aslında teknolojiyi sadece hizmet sunan, hayatımızı kolaylaştıran, eğlendiren, keyif veren ve kazandıran edevatlar olarak görülmemesi gerektiğini de öğretti. Bu yüzden her aygıtın sadece hayatı kolaylaştıran bir araç olmadığını, ölüm makinesine de dönüşebileceği gerçeğini bir kez daha hatırlattı.

BM Genel Sekreteri ve aynı minvalde duygusal konuşmalar yapanların, iletişim araçlarının kitle imha silahı olarak kullanılmaması gerektiğini ifade edenlerin çabaları beyhudedir. Zira hastane, okul, ibadethane, çocuk, kadın, yaşlı katleden, işgal ve talanı meşru kabul eden Netanyahu zihniyetinden anlayış beklemek aptallık ve ahmaklıktır.

Netanyahu ve şürekâsı başarmak için muharrem olan tüm araçları mubah görmektedir. Zira Suriye ve Lübnan’a diz çöktürmeden Filistin’de rahat cirit atamayacağını ve Filistin direncini kıramayacağını bilmektedir. Bunun idrakinde olan Netanyahu ve zihniyetinde olanlar bu sebeple işe önce Filistin’in teminatı konumunda olan Irak, Suriye ve Lübnan’ı hedef tahtasına koydu. 2003’te Irak’ı işgal ettiler, yaktılar, katlettiler ve parçaladılar. Ancak tamamen teslim alamadılar.

Ardından 2006’da Lübnan’a yöneldiler. Zaten etnik ve mezhep temelde bölünmüş, iç cephede birlikteliğini sağlayamamış, az sayıda olmayan İsrail, Fransa ve ABD taraftarlarına, Batılı ve Arap müttefiklerinin işbirliğine rağmen Lübnan’da büyük bir hüsran yaşadılar. Karadan, havadan, denizden geldiler. İşgal ettiler. 33 gün boyunca Lübnan’da tüm yeni silahlarını denediler. Çekilmek zorunda kaldılar.

Zira onların tabiriyle ‘yılanın başı Suriye ezilmeden’ Irak’a, Lübnan’a ve Filistin’e diz çöktüremezsiniz. 2011’de sittin ülke ve on binlerce kiralık katil ile Suriye’ye karşı özgürlük savaşı başlattılar. Tarihin şahit olduğu en kirli savaşlarından biri yaşandı ve halen devam etmektedir. Ancak Suriye’ye verdikleri büyük zarara rağmen teslim alamadılar.

Tespitimizi tekrar hatırlatalım; Suriye devleti ve ordusu teslim alınmadan, Lübnan’ın direnci kırılmadan, toprakları bölünmeden veya toprakları üzerinde birden fazla siyasi-askeri otorite inşa edilmeden Netanyahu, onun cephesinde yer alan........

© Aydınlık