Batının ari (İran) ırkı yalanları

Sosyal medyada dolaşan ve Somar (Sümer) Kraliçesi olarak bilinen kıymetlimiz Muazzez İlmiye Çığ Hanımefendiye ait olduğu iddia edilen bir paylaşım gördüm. Bir kıymetli büyüyüm ve dostum bu yazıyı telefonuma iletti. Yazı hakkında sohbet etmek ve düşüncelerimi öğrenmek istedi. Muazzez İlmiye Hanımefendi paylaşımında, “dün gece geç saatte kişinin biri boyundan büyük söz etmiş: 'Türkçeden Arapça ve Farsça sözcükleri çıkarırsanız Türkçe kalmaz' gibi köksüz bir söz savurmuş… Türkçe insanlığın dilidir… İngilizce dil yapısının ana çatısı Türkçedir… Almanca, Fransızca, İngilizce, Rusça, İsveççe yokken 10 binlerce yıl öncesine gidin Türkleri ve Türkçeyi görürsünüz… Yabancı dil bilimcilerin; 'Sanki yüzlerce matematik profesörü bir araya gelip Türkçeyi yazmışlar' deyişinden haberiniz yok anlaşılan… 'Tarihten Türkü çıkarırsanız Tarih kalmaz' (Prof. Noumark) deyişini de bilmiyorsunuz anlaşılan” demiş. Arapça ve Farsça olduğu sanılan birkaç kelimenin Türkçe kökenli olduğunu iddia etmiş.

İlk Akıllı İnsanın Türk, Hz. Muhammed’in nesebinin Türk'ten geldiğini, Akıllı Türk'ün konuştuğu dilin ilahi-matematiksel sırlarla mücehhez (donatılmış) İnsanlığın dili olduğunu, ilk medeniyetleri Türklerin inşa ettiğini ve buna benzer iddiaları vatanım Türkiye’de dinlemiş ve okumuştuk. Bu iddiaları yıllar evvel harfiyen önce Suriye’de, ardından Irak’ta, İran’da, Lübnan’da, Filistin’de, Mısır’da, Yunanistan’da ve İtalya’da duydum. Tüm Arap Yarımadası'nı, Anadolu’yu, Mısır’ı da içine alan Bereketli Hilal Coğrafyası ve Akdeniz-Ege-Karadeniz havzasında yer alan Yunan ve Roma uygarlıklarının ilk Akıllı İnsanın anayurdu olması, yaratıcısını tanıması, onunla ilişki içinde kalması ve yaşaması, ilk buğdayın burada üretilmesi, yazının, alfabenin, ilmin, irfanın, taharetin, aile olmanın, sağlığın, mimarinin ve ilklerin vatanı olması hasebiyle yukarıda zikrettiğimiz milletlerin kendi medeniyetini ve dilini insanlığın ilk medeniyeti ve dili olarak görmesi veya iddia etmesi bu sebeple anlaşılabilir bir husustur.

Ama ve lakin ilklerin de bir ilki vardır. İlk Akıllı İnsanın hikâyesinin bir başlangıç noktası (çıkışı) ve genişleme süreci vardır. Ama ve lakin bu hikâyenin en ilkel, en karanlık, mağara mahlûklarıyla dolu ve daha bin sene öncesine kadar insan eti yiyen uzak Batı coğrafyasında başlamadığı aşikardır. Ne Yunanistan’da ne de Roma’da da başlamadığı muhakkaktır. Zira bu iki uygarlığın tarih sahnesine çıktıkları zaman diliminden binlerce yıl önce inşa edilmiş muazzam şehirler vardı. Sömürge zihniyetiyle ve ona hizmet amacıyla yapılmamış Batı'nın tüm bilimsel çalışmaları, bu iki........

© Aydınlık