Muasır medeniyeti mum ile ararken!

Bir düğüne davetlisiniz. Tüm davetliler bir masada oturmaktalar. Herkesin önünde tabaklar dolusu atıştırmalıklar ve içecekler dolu. Siz ise hala kapıdasınız ve birilerinin size, oturacak bir sandalye göstermesini beklemektesiniz. Kalabalıkla uğraştıklarına hükmedip, alçakgönüllülükle ve sessizce ayaktasınız. Ama o beklediğiniz “buyurun, sizi de şöyle alalım” lafı bir türlü çıkmıyor ortalıkta dolaşan düğün sahiplerinin ağızlarından.

Kapıda “ağaç edilmiş” bu şahıs siz olsanız, ne yapardınız? Elbette, size bahşedilmeyen konukseverliği, o derin sessizliğinizle cevaplayıp, o talihsiz düğün yerini terk ederdiniz. Hemen hemen yüzde yüzümüz de bunu yapardı büyük ihtimalle.

Sözümüzü, bu düğün salonundan atlayıp 5434 kilometre ötelerdeki Hindistan’a getireceğiz ve işin boyutunu kişisel düzeyden, memleket meselesi haline yükselteceğiz. Neden Hindistan ile yapıyoruz bu karşılaştırmayı, anlatalım.

Hindistan ellerinden geleli daha üç gün oldu. Daha önceleri de defalarca gitmiş olmamıza rağmen, her defasında ne denli bize benzediğine ve hatta bizim bir süre önce terk ettiğimiz Türkiye’nin ne denli aynısı olduğuna hayret ederiz. Bu defa da öyle oldu.

Kişilerin nereye ait olduğu, yani nerede kendi benliklerini gerçekten bulabildikleri konusunu, ülkeler düzeyinde de düşünmek gerek bizce. Nasıl her insan kendi karakteri ve kültürüne uygun bir başka insan ile arkadaşlık ve dostluk ilişkisi kurabilme potansiyeline sahipse, aynı durum ülke bazında da çok benzer bir durumdadır bizce. Yani milli karakteri, tarihsel gelişimi ve kültürel yapısı birbirine hiç uymayan ülkelerin, aralarında kurdukları beraberliklerin çok fazla uzun süre yaşamadıklarını, her tarih kitabından kolaylıkla okuyabiliriz.

Gelelim Türkiye’mize, konuyu daha da özelleştirmek için. Tarihimizde, çok uzun süredir yönümüzün Batı’ya dönük olduğunu hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Bu, Osmanlı’nın Avrupa’ya göre daha ileride olduğu zamanlarda Batıdan Doğuya giden bir eğilimdeyken, gerilemeye başladığımız günden bu yana, hep bizden Batıya doğru bir gelişim göstermiştir. Gerilemeye bir çare olarak, hep Batımıza baktığımız için, bunda hayret edecek bir durum olmadığı........

© Aydınlık