Bedenini terk edip Hakk’a yürüyenler

Yazımızın bu kafaları karıştıran başlığı, aslında bizim Anadolu’yu Hindistan’a bağlayan bir anlama sahip. Hindu inancına göre, vefat eden bir kişinin ruhu reenkarnasyon için vücudunu terk edip, gelecek defa doğacağı bir bedene geçmek üzere, öteki dünyaya geçer. Onun için de hiç sektirmeden, her vefat edenin arkasından her zaman, “vücudunu terk etti” derler. Bizlerin kulağına biraz garip gelen bu anlayış, bir buçuk milyarlık Hindu insanı için, “ölüm” konusunda bambaşka bir tutum almalarıyla sonuçlanır. Böylece “hayat sarmalının” son durağı, aynı zamanda gelecek hayat sarmalının da ilk durağı halinde olduğu için, bizdeki gibi çok felaket bir olay gibi karşılanmaz.

Başlığımızın ikinci bölümündeki “Hakka Yürümek” ise, Anadolumuzun Alevi-Bektaşi geleneklerinin, “ölüm” karşısındaki tutumunu ifade eder. Aslına bakarsanız, vefat eden birinin “Hakka Yürümesi” için, önce “Vücudunu Terk etmesi” gerekir, değil mi? Yani insanoğlu vefat edince, Yunus Emre’nin “ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez” dediği “hayvani’ varlığını terk edip, gerçek benliğini taşıyan “ruhu” veya her ne ise, onunla doğumuyla geldiği kaynağa, yani “Hakka Yürüyecektir”.

Ölüm hakkındaki bu iki anlayış, elbette çok mükemmel şekilde birbirlerini tamamlamaktadır gördüğünüz gibi. Şimdi bazıları diyecektir ki, “ne alakası var bizim Alevilerin, elalemin Hinduları ile?” İlk bakışta bu soru çok yerinde görülebilir. Ama her şeye diyalektik ve tarihsel materyalist bir yöntemle yaklaşmanın gerekliliği ile düşününce, açıklaması çok kolay bir benzerlik olduğu hemen........

© Aydınlık