Adı, o zamanlar Gürkan’dı. Artık bu ismi taşımadığı için, açıkça yazabiliyorum. Mülkiye’nin son iki sınıfında, Ankara’daki gariban öğrenci evimizde birlikte kalmıştık. Sürekli yurt dışına gitme planları yapmaktaydı. Bu, 1980 askeri darbesi ve hemen sonrasıydı. Evimize sürekli China Review adlı bir İngilizce dergi bile gelmekteydi onun aboneliği ile. Kenan Evren Türkiye’sinin o faşist günlerinde, eminim sadece bu dergiden bile bizleri gözaltında tutmaktaydı sıkıyönetim. Çok siyasi olduğu da söylenemezdi Gürkan’ın. O günlerdeki deyim ile, “futbolcu” bile sayılırdı. Arkadaşım artık nasıl bir ruh haline devrilmiş olmalı ki, sürekli “bu memleketten bir gidersem, bir daha ayağımı bile atmayacağım” dediğini dün gibi hatırlıyorum. Ve 1970’lerin devrimciliğinin hala havasını soluduğumuz o günlerde, “bir Türk nasıl olur da kendi toprağından bu kadar nefret edebilir” sorusuna cevap bulmaya çalışıyorduk. Halbuki kendisi, Torosların başındaki yörük köylerinden birinden, bizimle aynı bölgedendi.
Bizim ABD’ye gidişimizden yıllar sonra, onun çabaları da meyvesini vermiş olmalı ki, Türk devletinin bursu ile doktora yapmaya gelmiş ve Kaliforniya’daki evimizde yeniden birlikte kalmıştık bir süre. Ama onun planları bambaşka idi elbette. Doktorasını Türkiye Cumhuriyeti kesesinden yapıp, ortadan kayboldu. Türkiye’de bu burs için kefil olan arkadaşlarının evlerine polislerin gelmesi, mahkemelere düşmesi bile, onun ortaya çıkmasına yetmedi herhalde. Anne ve babasının vefatı bile onun Türkiye’ye cenazeye gelmesine sebep olamadı. Daha da önemlisi, o zamanlar sadece 5000 dolar verenin askerlikten muaf olabilmesi imkanına rağmen, bir aylık maaşına kıyamayıp, kendisinin Türk vatandaşlığından çıkarılmasına razı oldu. İnternetten aradığınızda adının bile görünmemesi için, hem adını hem soyadını değiştirmiş olmalı ki, ortalardan kaybolup gitti bizim Torosların Gürkan’ı. Elbette kendine göre sebepleri vardır diye itiraz edenleriniz olabilir. Ama ben bu tür itirazları kabul edecek değilim. Kaldı ki bu arkadaşımız, maalesef öyle çok az rastlanan bir örnek de teşkil etmemekte bu konuda.
Konu nedir diyeceksiniz? Geçen haftalarda bahsettiğimiz “kişisel vefasızlık” konusunu biraz daha genişletip, vefa konusunun ne kadar derinden ve genelinden toplumumuzu etkilediğini ele almayı düşündüm. Ve yıllardır hala açıklamasını yapamadığım Gürkan’ın kaybolması ile konuyu açmak istedim. Vatana, ülkeye, anayurta olan vefasızlık, kişilere yapılan vefasızlıktan çok daha derin sonuçları olan bir şey ne de olsa. “Vefa ile devleşir, al bayrak vatan bile” demiş şairimiz İbrahim Şaşma,........